Fotoğraflar: Marcus Ebener, Berlin
Yaklaşık 800 yıl önce tamamlanan bir proje için yeni bir aydınlatma tasarlamak hem onurlu hem de zorlu bir iş. Her gün planlaması yapılan çalışma için tarihe saygı göstermek, bambaşka bir çağın güzelliğini ve kullanımını görmek gerekiyor. Bu projeyi ışık tekniği açısından günümüz ortamına ve farklı kullanımına göre uygulama da cesaret istiyor.
Bu görev, çok az gün ışığı alan eski manastır duvarlarının mimarisi ve yapılış şekli nedeniyle aydınlatma planlamacıları için zordu. Aydınlatma tasarımı ile mimari karmaşıklığa sahip olan sembol yapının hem keyif verecek şekilde hem de tarihteki köklerine uygun olarak aydınlatılması gerekiyordu. İşte projenin en zorlu kısmı buradaydı. Bir taraftan, modern dönemin unsurlarını uygularken tarihi manastırın ruhu kaybolmamalı diğer taraftan otel için mükemmel bir ambiyans oluşturulmalıydı. Mimari doku ışık ile modern bir şekilde değiştirilmeyecek ve arka planda kalmayacaktı. Aydınlatma için sadece taş yüzeylerin desteklenmesi ve çevredeki kemerli koridorların ritmine uygun olan ritmik konumlu armatürler kabul edilebiliyordu. Tasarımcılar, mimariye entegre edilen bir aydınlatma çözümü aramadılar, yepyeni bir aydınlatma çözümü geliştirmek için yola koyuldular.
Kilisenin uzun koridorları ve kemerli yolu kesintisiz bir tarzda inşa edilmiş. Doğrudan veya dolaylı ışık veren duvar armatürleri kemerli yolun kubbesini ve açık renkli taş zemini aydınlatıyor. Bu armatürler geniş alanlı mekânlara bir tür ritim kazandırıyor. Çok kaliteli bir pirinçten imal edilen armatürlerin hemen altında bulunan doku sayesinde ışık hafifçe ve sıcak bir renkte yansıyor. Duvar armatürleri dört tarafı tunçtan yapılmış bir koruma ile kaplı lambaderler ile tamamlanıyor. Koruma plakalarının iki tarafı vernikli ve mekânı altın sarısı bir ışık rengi ile aydınlatıyor.
Eski zamanlarda rahiplerin yemek salonu olarak kullanılan yer artık bir restoran. Uzun kenarlarda tunçtan yapılmış lambaderler yer alıyor. Lambaderler, konuğun bulunduğu seviye ve yaklaşık 10 m yükseklikli kubbeler arasında bir ilişki kuruyor. Bunlardan, sıcak tonlarda, doğrudan ve dolaylı ışık yansıyor. Her bir parça birbirinden ayrı olarak çalıştırılabiliyor. Işık eski taş duvarları ve kubbeli alanları aydınlatıyor. Geniş formatlı fresk ise görünmeyen bir noktaya yerleştirilen projektör ile doğrudan aydınlatılıyor. Mumların yakıldığı tunç armatürler ise canlı, sıcak tonlardaki ışık ile her masaya özel bir değer katıyor.
Şarap barının hemen altında bulunan şarap mahzeninde beşik tonoz ve raflar aydınlatma ile ortaya çıkıyor. Bu alan için tasarlanan armatür de tonozun çapına uygun olarak oluşturulan bir tunç kemerden, bir de silindirik şekilli tunç yuvasından oluşuyor. Armatürün şekli ve karbon filamanlı lamba; altın sarısı rengi ile mumlu duvara asılan fenerleri andırıyor, bu alanda eskiden kullanılan aydınlatmayı hatırlatıyor. Otel odalarındaki aydınlatma konseptinin, bakım tekniği ve planlama nedenlerinden dolayı tüm standart odalara uygulanabilir olması istenmiş.
Odanın ortasındaki paravanın arkasında açık tarzda tasarlanan banyo yer alıyor. Aynanın etrafına iki adet, rahatlatıcı hafif bir ışık veren duvar armatürü monte edilmiş. Kafes şekilli tavanda, hemen banyo küvetinin üstüne gelecek şekilde tunçtan yapılmış bir Downlight yerleştirilmiş.
Kompakt mekân, orantısı ile fitness ve yoga odası aydınlatma tasarımında özel ilgi gerektiren yerlerden biri oldu. Tavan yüksekliği çok olmayan oda için renklendirilmiş kumaş dokulu lambaderler ve hafif dolaylı aydınlatma ile ortam ışığı sağlandı. Bunun için aydınlatma planlamacıları koridorda uygulanan duvar armatürünü biraz değiştirerek özel bir armatür geliştirdiler. Armatürün yuvasında tavanın en iyi şekilde aydınlatılmasını sağlayacak dört adet PAR20 armatürü iki farklı montaj açısıyla uygulandı. Bakıldığında ışık insanı, mekânın uzun olan kısmında oturan bir Buddha heykeline doğru yönlendiriyor. Heykel ise sıcak beyaz ışık rengine sahip LED Downlight ile öne çıkartılıyor.
Daha giriş alanından itibaren bir duvar aralığından bina içindeki havuz görülüyor. Hemen havuzun üzerinde bir çatı penceresi bulunuyor. Bu pencereden gün ışığı giriyor. Ayrıca, havuz alanı ve de giriş bölümünde farklı uzunluklarda uygulanmış sarkıt avizeler yer alıyor.
Bina içindeki havuz ile avlular arasında dinlenme odaları bulunuyor. Bu odaların en büyük özelliği “Guadamecies” olarak adlandırılan geleneksel, büyük boyutlu duvar panelleri. Duvara monte edilen altın sarısı reflektörlü armatürler ile paneller sahne havasına bürünüyor. Ayrıca, şezlongların yanındaki bölge aydınlatması küçük, taşınabilir, ahşap çerçeveli ve deri taşıma bantlı difüz ışık objeleri ile sağlanıyor.
İki avlunun merkezinde yansımalı havuz olarak adlandırılan sığ havuzlar bulunuyor. Bunlar, mimariyi ve yeşillikleri ve de tüm bunların etrafındaki ışığı olabildiğince canlı bir şekilde yansıtması için bilinçli olarak ışıkla öne çıkartılıyor. Güneyde kalan avluda havuzun etrafı bitkiler ile çevrili ve geceleri toprağa saplanmış armatürler ile hafifçe aydınlatılıyor. Kuzey yönündeki avluda ise bu alana sınır yapan cephenin duvar kesimleri, zemine gömülü armatürler ile aydınlatılıyor.
Otelin avlusunda, bahçe armatürlerinin biraz daha küçük versiyonu yolun boydan boya zemine yakın bir ışık ile aydınlatılmasını sağlıyor. Manastırın cephesi zemine yerleştirilen armatürler ile aydınlatılıyor ve böylece sakin bir görünüm oluşturuyor. Spa’nın dış alanında kalan havuz bir tarafında su altı armatürler ile aydınlatılıyor. Bunlar ışık kaynaklarının havuzun yakınındaki şezlonglardan görülmeyecek şekilde yerleştirilmiş.
Otelin ışık ortamı davetkar ve etkinliklere uygun bir şekilde geliştirilmiş. Aynı zamanda tarihi yapıya ve yeni geliştirilen hoş mimari ögelere uyum sağlıyor. Otelin kırsal alandaki konumunu dikkate alıyor. Otel ve Spa tesisinin nitelikli ışık kalitesi-aydınlatması; uyumlu bir aydınlatma tasarımını, anlamlı olan ve tarihi dokuyu yabancılaştırmayan modern LED teknolojisini kullanıyor. Farklı odalarda istenilen şartlara ve ortama uygun aydınlatma sağlanıyor. Spa odalarında ışık sahneleri ve seviyeleri gün ışığı sensörleri ile birlikte astronomik bir zaman şalteriyle değiştirilebiliyor. Bu şekilde odalar, hissettirmeden, gün ışığı ortamından gece ışığı ortamına geçiş yaparken enerji ve kaynaklar en optimum şekilde kullanılmış oluyor.
Projeye katılanlar:
Mimarlar:
Otel: Marco Serra Architekt, Basel/İsviçre
Spa: Diener & Diener Architekten, Basel/İsviçre
İç mekân tasarımı:
Otel: Marlene Doerrie, Mailand/İtalya
Spa: Michele Rondelli, Zürich/İsviçre
Aydınlatma tasarımcıları:
Licht Kunst Licht, Bonn/Berlin/Almanya
Otel:
Ekip yönetimi: Martina Weiss
Proje ekibi: Isabel Ehm, Thomas Möritz, Andreas Schulz
Spa:
Ekip yönetimi: Martina Weiss
Proje ekibi: Naiara Caballero, Thomas Möritz, Laura Sudbrock, Andreas Schulz
Proje yöneticisi: Burckhardt + Partner AG