Modern şehirleri, ışıktan yoksun yağmur ormanlarının zeminleriyle karşılaştıran Londra merkezli stüdyo, gökyüzünden gelen güneş ışığını yönlendirerek binaların yan kısmına yansıtabilmek için büyük Helio Ray reflektörler kullanmak istiyor.
Yüksek bir binanın en üstüne yerleştirilecek şekilde tasarlanan heykel tarzı aydınlatma konsepti, güneş ışınlarını toplayan ve yansıtan iki büyük yansıtıcı diskten yararlanıyor.
Reflektör yüzeyindeki bu yavaşlatıcı farklılık, yansıyan sakinleştirici ışığın yavaş yavaş bir desen oluşturmasını sağlarken genel ışık efektinin uzantılarını da ışık deseni sadece belirlenen binanın yüzeyine düşecek şekilde kontrol ediyor.
Tasarım stüdyosu, önerinin henüz kavramsal olduğunu söylese de tasarım “güvenilir mühendislik bilgisine ve inovasyona” dayanıyor. Tasarım boyutları ise etraftaki tüm binalardan görülebilecek kadar büyük olacak.
“Sirkadiyen ritimlerimizi etkiler, D vitamini sağlar, çevremizi aydınlatarak yüzeylerin, mimarinin ve şehir dokusunun gerçek renklerini ortaya çıkarır.”
“Hedefimiz, güneş ışığının yaşam dolu etkilerinden mahrum kalmış alanları yeniden canlandırmak üzere güneş ışığı kullanarak bir ilgi merkezi yaratmak,”.
Helios Ray, Londra merkezli tasarım stüdyosunun ilhamını doğrudan güneşten alan birkaç aydınlatma konseptinden biri.
Güneşin doğuşunu ve batışını andıracak şekilde aşağı ve yukarı hareket ederken renk değiştiren Down to Dusk lambaların özel gösterimi, Eylül ayındaki Maison & Objet fuarında gerçekleştirildi. Canopy asma lamba ise yapraklardan süzülen güneş ışığını çağrıştıran benek benek bir ışık yayıyor.