Bizler, insanoğlu olarak doğal ışığı efektif bir şekilde kullanmadan uzun yıllar önce ışık, hayvanlar aleminde tamamen farklı uygulanıyordu. Güneş ışınları karada olduğu kadar denizdeki hayvanlar için de çok önemli bir rol oynuyor. Bu sadece gündüz gece ritmi için önemli değil, daha birçok farklı, çok daha hassas amaçlar için de böyle. Örneğin, okyanusların derinliklerinde canlı organizmalar bulundukları çevrelerin karanlığında yaşayabiliyorlar. Başka organizmaları kendilerine çekmek ve iletişim kurmak için sıklıkla hipnotize edici bir şekilde biyolüminesans yapıyorlar.
Standın çevresi LED projektörleri ile oluşturulan ışık programları aracılığı ile aydınlatıldı, dikkat uyandırdı ve ziyaretçileri kendisine çekti. Stand yüzeyinde yer yer aralıklar vardı, böylece iç alanını da görmek mümkün oldu.
“Eye_Beacon” olarak adlandırılan stand, iki adet, yüzeyleri döndürülerek bir araya getirilmiş kübik şekillerle oluşturuldu. Yapı kısmen Amstel nehrinin üzerine taştı ve festivalin yaya ve su yollarındaki geçişlerini görünür hale getirdi. Bu çalışma için derin denizlerde yaşayan biyolüminesans özellikli canlılardan ilham alındı. Onlar, ışığı özel ışıma organları, örgencikleri veya sitoplazma ile üretme kapasitesine sahipler. Açığa çıkardıkları enerji, sinyal yollamak, kendisine çekmek veya bilgilendirmek için ışık şeklinde dışarı veriliyor ki asıl fikir burada yatıyor. “Eye_Beacon”, bu karmaşık ancak bir o kadar gelişmiş, doğal işlemi insan dünyasına aktarmayı başardı.
Projeye katılanlar:
Mimari ve tasarım: UNStudio – Ben van Berkel, William de Boer, Rob Henderson, Piotr Kluszczynski; www.unstudio.com
Aydınlatma tasarımı: Licht & Soehne – Florian Licht, Zumtobel
Malzeme: MDT-tex; www.mdt-tex.com