Başlangıçta sektörü ve aydınlatma tasarımı süreçlerini öğrenme çabalarımız hem zor hem de çok keyifliydi. İtiraf olsun, o günlerde armatür ile lamba arasındaki farkı bilmiyordum. İlk dönemler sürekli okuyarak, araştırarak ve yeni kavramlar ile tanışarak geçti. Hala da öğrenmeye devam ediyorum ki bu işimin en sevdiğim tarafı.
Yine bir not, PLD Türkiye bizim ilk ve tek yayınımız. O yüzdendir ki, baskı sayısını “yanlış” ifade etme ve liste fiyatları ile gerçekleşen reklam bedelleri arasındaki uçurumlar gibi sektörel dergi yayıncılığının kanayan yaralarını hiç tanımadık. Sektörün benimsediği ilk dergi olmanın getirdiği avantajla da hiç tanışmak zorunda kalmadık. Kendi oyunumuzu dürüstçe oynadık.
Öğrendikçe, sektördeki en önemli sorunlardan birisini daha gördük. Dünya’da yaygınlaşan bağımsız aydınlatma tasarımcısı kavramı henüz Türkiye’de oluşmamıştı. Resmi yayın organı olduğumuz PLDA Derneği’nin aydınlatma tasarımcısı mesleğinin yaygınlaşması misyonuna ortak olduk ve sürekli olarak “aydınlatma tasarımı bir değerdir” cümlesinin altını çizdik. 2007 yılında dernek, yeni bir strateji ile çeşitli ülkelerde ofisler açmaya karar verince, ben de Türkiye temsilcisi oldum. Böylece İstanbul, Londra’dan sonra ikinci yerel ofis olarak faaliyete geçti.
Temsilcilikle beraber etkinliklerimiz başladı. Işığa ilgi duyan herkesi bir araya getirmek amacıyla organizasyonlar düzenleyerek öncü olmaya çalıştık. Az sayıdaki aydınlatma tasarımcıları, bizlere sponsor olan duyarlı üreticiler, akademisyenler, kamu kuruluşları… Sağ olsunlar, herkesten yardım gördük. Hedefimize inanan herkes bir ucundan tuttu. Bu süreçte Türkiye’den ve dünyadan aydınlatma ve mimarlık dünyasında söz sahibi birçok insanı bir araya getirmenin mutluluğunu yaşadık. Bugün altı sene öncesinde göre çok daha iyi bir noktadayız.
Tüm bu süreçte altına imza attığımız her şeye, her cümleye, her fotoğrafa özendik. Kendi kurduğumuz dünyamızda kendi kurallarımıza sadık kalıp herkesle aynı mesafede kalmaya ve herkese bir o kadar yakın olmaya çalıştık. Ve bunu tüm samimiyetimle söylüyorum; biz yaptığımız şeyi, PLD Türkiye’yi çok sevdik. Bundan olsa gerek, bugüne kadar hep PLD Türkiye markasının ışığa ilgi duyan insanlar için bir “aşk markası” (lovemark) olduğunu düşündüm. Yakınlarda duyduğum bir ifade ile “yokluğu hissedilecek” markalardan…
Geldiğimiz noktada, altı sene sonra durup düşündüğümde biraz yorgunluk olduğunu kabul etmeliyim. Duygusal ilişki yorgunluğunda sevgilinin bir anda sorması gibi belki, ama içtenlikle merak ediyorum: PLD Türkiye’yi seviyor musunuz?
Eğer cevabınız evet ise, sizden bir ricam olacak..
“PLD Türkiye’yi seviyorum. #aydinlatma” yazın.
İster Facebook’ta ister Twitter’da paylaşın, isterseniz duvarınıza yazıp fotoğrafını bize gönderin. Sizin yaratıcılığınıza kalmış.
2012 yılına gireceğimiz şu günlerde böyle bir enerji bizi çok mutluk edecek.
Yeni yılda beraber, yine içi “ışık” dolu işlere imza atmak dileğiyle…
Bir sonraki sayımıza kadar ışıkla kalın…
Emre Güneş
Professional Lighting Design Türkiye
Yorumları Görün (3)
PLD'siz aydınlatma sektörünü düşünemem.
PLD Türkiye'yi seviyorum. Bu yeterli mi ki? gerçekten müthiş bir iş çıkarıyorsunuz. 6 yıldır sizin emeğiniz her sayıyı bekliyorum. Ve Adana da bu dergiyi tüm meslektaşlarıma öneriyorum. Koleksiyon Mobilya Adana bayisiyim, mağazamda tüm sayılarınız yer alıyor, misafirlerimiz mobilyaların yanısıra sizin dergilerinize de göz atabiliyorlar. Tüm çalışmalarınız için yürekten tebrikler. Yolunuz hep açık olsun....
Mine hanım, yeterliydi ancak sonraki cümlelerinizle yüzümüzü güldürdünüz. Çok teşekkür ederim.