Close

10/07/2018

Işığı, sağlık ve mutluluğa tutalım

Mimarlar aydınlatmayı belirlerken enerji tasarrufunu hedefleyen mevzuatlara uymanın yanı sıra aydınlatmanın kullanıcılar üzerindeki etkisine ilişkin olarak yapılan son araştırmaları da dikkate almalıdır.

Genellikle en iyisi doğal olandır.

Bu ifade iç mekân aydınlatması söz konusu olduğunda da doğrudur. Ancak mevzuat gerekliliklerini yerine getirmek ve özellikle işyerleri, okullar, sağlık tesisleri ve huzurevleri gibi insanların önemli ölçüde vakit geçirdiği ortamlarda gün boyu yeterli aydınlatmayı sağlamak için çoğunlukla gün ışığı, yapay aydınlatma ile desteklenmektedir.

Bina mevzuatlarının yeni düzenlemeleri, aydınlatma şartnamelerinde enerji tasarrufunu dikkate almakta. Fakat bilimsel çalışmalar, ışık kalitesini insan sağlığı ve mutluluğuyla ilişkilendiriyor.

Yani, aydınlatmanın kullanıcıların hem görsel hem de görsel olmayan ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor. Nispeten yeni bir kavram olan insan odaklı aydınlatma, ışık kaynağı ne olursa olsun görsel, duygusal ve biyolojik faydaları dengeleyen aydınlatma tasarımlarını teşvik etmektedir.

Mevzuatlar ne söylüyor
Şu anda, enerji verimliliğine öncelik veren bina mevzuatları aydınlatma güç yoğunluğu (Lighting Power Density, LPD) limitlerini çok önemsiyor. Bu mevzuatlar mekândan mekâna, bütün bina veya performans hedefiyle tanımlanabilen ve metrekare başına watt olarak ifade edilen maksimum limitler belirlemektedir.

35 yıldan daha uzun bir süredir ticari bina enerji mevzuatları için bir ölçüt olan ANSI/ASHRAE/Standard 90.1, Asansörsüz ve Alçak, Oturulan Binaların Dışındaki Binalarda Enerji Standartları, Uluslararası Enerji Tasarrufu Mevzuatına (IECC) da temel oluşturuyor. Pek çok hükümet IECC’yi benimsemiş ve Kaliforniya ile New York gibi oldukça yüksek nüfuslu eyaletler bile daha fazla miktarda enerji tasarrufunu hedefleyen daha sıkı şartlar uygulamaya koymuştur.

Çünkü aydınlatma hem tüm bina ortamıyla entegre olmalı hem de onu geliştirmelidir. Çoğunlukla mimarlar, mevzuatla uyumlu, uygun aydınlatma seviyelerini gelişmiş yazılımlar kullanarak hesaplayan ve armatürler öneren uzmanlara, yani aydınlatma tasarımcılarına ve aydınlatma üreticilerine başvurmaktadır. Aynı zamanda aydınlatma üreticileri, sürekli değişen mevzuat gerekliliklerini karşılayacak yeni armatür üretme uğraşılarını da sürdürmektedirler.

Yapay aydınlatmaya bağlı sağlık endişeleri

Gün ışığı insanlar için olağanüstü faydalara sahiptir.

Gün ışığı, binalarda yaşayan insanların verimliliğini artırır, konfor sağlar ve sirkadiyen ritimlerini iyileştirir.

Ancak insan sağlığını etkileyen tek ışık türü doğal ışık değildir. Hem görünür ışıktan hem morötesi ve kızılötesi spektrumlarından oluşan elektrik ışığının da etkisi olabilir.

Örneğin bazı LED lambalarında hâlâ kırpışma (flicker) olmaktadır ve bu durum göz yorgunluğuna, baş ağrısına, hatta krizlere yol açabilmektedir.

Aydınlatmanın sirkadiyen ritimler üzerindeki etkisi, son tıbbi araştırmaların özellikle ilgi odağı olmuştur. İnsan fizyolojisi ve zihni 24 saatlik zamanlamayla işleyecek şekilde gelişim göstermiş ve doğal ışığa tepki vermeye uyum sağlamıştır.

Kusursuz bir biçimde, gün boyunca maruz kaldığımız daha soğuk aydınlatma (5000K ila 6500K arasındaki renk sıcaklığı) bizi uyarırken akşamları daha sıcak aydınlatma (2700K veya altı) sağlıklı uyku düzenini teşvik eder. Ancak günlerinin büyük çoğunu, diyelim çalışarak kapalı mekânlarda geçirenler, sağlık sorunlarına yol açabilecek şekilde sirkadiyen ritimleriyle uyumsuzluk yaşayabilir.

Rensselaer Polytechnic Institute Lighting Research Center –LRC (Aydınlatma Araştırma Merkezi) direktörü ve aynı zamanda RPI Mimarlık Okulu Profesorü Mariana Figueiro, “Biyolojik saatinizin, kol saatinizle uyumlu olmaması jet lag, yani uçak yolculuğu sonrası sersemliği sürekli yaşamaya benzer,” diyor.

Aydınlatma Araştırma Merkezi araştırmacıları, sirkadiyen ritim uyumunu teşvik eden ve uyumun bozulmasını en aza indiren özel aydınlatma müdahalelerinde bulunuyorlar. Figueiro, kısa dalga boyu mavi ışığın sirkadiyen ritim üzerindeki etkisinin, uzun dalga boyu sıcak veya kırmızı ışıktan daha fazla olduğunu belirtiyor. “Çünkü geceleri uykuyu düzenlemek için vücudun ürettiği hormon olan melatoninin doğal üretimini engeller ve beyni yanıltarak uyanık durumda tutar.”

 

Yapay aydınlatma ölçüm metrikleri
Aydınlatma Araştırma Merkezi, aydınlatmanın insan sirkadiyen ritmi üzerindeki etki derecesini ölçmek üzere, verili bir ışık kaynağının melatonini ne ölçüde bastırdığını gösteren bir sirkadiyen ritim uyumu metriği geliştirdi.

Aydınlatma Araştırma Merkezi web sitesindeki online hesaplayıcı, tasarımcılara aydınlatma armatürü özellikleri dahil olmak üzere birçok faktörü girerek diğer aydınlatma nitelikleriyle birlikte sirkadiyen ritim uyumu sonucunu alma olanağı sağlıyor. Bunun yanı sıra Illuminating Engineering Society de (Aydınlatma Mühendisliği Derneği) aydınlatma tasarımının en iyi uygulamalarına ilişkin pek çok kaynak sunuyor.

“Gün boyunca uygun sirkadiyen ritim uyumu seviyesinin sonucu, daha iyi uyku ve ruh hali,” diyor Figueiro.

Yukarıda referans olarak belirtilen aralıklarda, soğuk ve daha sıcak ışık sıcaklıkları arasında geçiş sağlayan ayarlanabilir aydınlatma sistemi kullanmayı öneriyor Figuerio. “Sirkadiyen sistemi harekete geçirmek için gereken minimum ışık miktarını belirlemek de önemli,” diye ekliyor. Aydınlatma Araştırma Merkezi’nin pek çok alan çalışmasının, bina ortamındaki ışık seviyelerinin sirkadiyen ritmi uygun bir şekilde harekete geçirmede ya bu eşik değerlerde ya da altında olduğunu ortaya koyduğunu belirtiyor.

Kullanıcının mutluluğunu hedefleyen aydınlatma tasarımı teknikleri
Bina mevzuatları asgari standart kuralları belirtiyor fakat “tasarımcıların ve uygulayıcıların limitlerin nasıl uygulanacağını, hangi aydınlatmanın uygunluktan muaf olabileceğini ve hangi durumda özel amaçlar için uygulanabilecek izinler alınacağını bilmesi gerekiyor,” diye uyarıyor ABD Enerji Bakanlığı’ndan bir danışman.

Figueiro da mimarları, tavana monte edilen ayarlanabilir aydınlatma sistemlerinin ötesine geçecek şekilde düşünmeye, bunun yerine hem yatay hem dikey yüzeyleri aydınlatan ışık katmanları yaratmaya teşvik ediyor. Örneğin; göz seviyesindeki LED duvar panelleri gün boyunca, potansiyel olarak bir fincan saat 15:00 kahvesinin yerini dolduran mavi ışık yayabilir ve daha sonra akşam kırmızı ışığa dönüşebilir. Ancak en uygulanabilir seçenek tavan armatürleriyse yatay-dikey aydınlatma şiddeti oranı en az 7-10 olmalıdır diye öneriyor Figueiro. “Çünkü korneaya doğrultulan ışık sirkadiyen ritimi en etkili şekilde uyarır.”

Diğer bir seçenek “ışık vahası”, yani kullanıcıların teröpatik aydınlatmadan faydalanmak üzere çekilebileceği belli bir alan yaratmaktır. Bu konsepti incelemek için geçen yıl Milano’daki Salone del Mobile fuarında, San Francisco merkezli Studio O+A, büyük “A Joyful Sense at Work” sergisinin bir parçası olarak “Water Cooler” enstalasyonunu yarattı. Studio O+A, insanların yumuşak oturma yerlerine gömülüp arkalarına yaslanarak bir yandan dinlenirken bir yandan tavandaki yüzeylerde su ve hava baloncukları projeksiyonunu izledikleri bir mekân da dahil olmak üzere dinlenme ve rahatlama alanları tasarladı.

Dikkatli ve özenli planlanması halinde aydınlatma, bir mekânın atmosferini değiştirme potansiyeline sahip bir tasarım aracıdır.

Enerji verip harekete geçirmekten, rahatlatıp sakinleştirmeye kadar değişiklik gösteren, farklı ortamlar yaratabilir.

Ancak mimarlar yapay aydınlatmanın, çoğu mevzuatın gerektirdiği gibi sadece çalışma yüzeylerinin veya zeminin ışık yoğunluğu için gereken foot-candle’ı karşılamaya yardımcı olmaktan fazlasını yapabileceğini unutmamalıdır. Örneğin yukarı doğru aydınlatmanın verimi, aşağı doğru aydınlatmadan daha düşüktür fakat genellikle daha rahat bir atmosfer yaratmaya katkıda bulunur.

Parlamayı önlemek için mimarlar, yüzey malzemelerinin yansıtıcı özelliklerini veya tavanların, duvarların ve mobilyaların ışık yansıtma değerlerini de dikkate almalıdır.

Son olarak tekli armatürden, tavan armatürleri için dimmer’lara kadar, kolayca erişilebilir kullanıcı kontrolleri sadece enerji tasarrufuna yol açmaz, aynı zamanda insanları güçlü kılarak ortamlarına daha fazla yatırım yaptıklarını da hissettirir.

Kontrol etme duygusu, görünüşte küçük çapta bile olsa çoğumuzun kendini hemen daha iyi hissetmesini sağlar.

Haber kaynağı: http://www.architectmagazine.com/practice/shining-a-light-on-health-and-well-being_o

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir