Benim için, etkinliğe damgasını vuran iki konu vardı: “Mevzuat” (Legislation) ve “aydınlatma kalitesi” (Light quality) kavramları. Bu iki kavram da hem birçok sunumun hem de birçok sohbetin odak noktasını oluşturdu. Mevzuat ile başlarsak, aydınlatma tasarımcıları artık meslek olarak tanınmak istiyor. Kanun nezdinde tanınırlık, yani mesleğin resmileşmesi kritik bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Amerika’da 40, Avrupa’da 20 yıldır aktif olarak icra edilen bir mesleğin, bugün az da olsa eğitim kurumları, yerli ve uluslararası dernekleri ile bir noktaya geldiği aşikar. Bu konuda PLDA’in Avrupa Birliği seviyesinde lobi çalışmalarında sona yaklaşıldığı müjdelendi. İmza yetkisine sahip, projede bir mimar veya elektrik mühendisi kadar olmazsa olmaz bir role bürünen aydınlatma tasarımcısı kimliği çok uzaklarda gözükmüyor. Hangi projede, hangi şartlar ile gibi detaylar tartışılsa da gelinen nokta sevindirici. Böyle bir gelişmenin ülkemize etkisini – kısa vadede olmasa da – hayal etmek zor değil. Daha fazla aydınlatma tasarımı ofisi, daha fazla aydınlatma tasarımcısı, daha fazla “tasarlanmış” aydınlatma... Kulağa çok güzel geliyor değil mi?
“Tasarlanmış” aydınlatma deyince tartışılan ikinci kavrama geçebiliriz. Aydınlatma kalitesi; mühendislik hesaplarının veya C.I.E standartlarının ötesinde bir kavram. Kullanıcı için en uygun şartları arayan, dikeyde yere düşen Lux hesabından öte, insanların daha “iyi” hissetmesi ile fiziksel ve psikolojik olarak insan sağlığıyla ilgili bir tanımlama. Bir örnek ile açıklarsak, bir ofiste dikeyde 500 Lux yakaladığınızda C.I.E standartlarını tutturmuş olabilirsiniz ancak; ofiste çalışanların psikolojik ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmuş ya da her insanın biyolojik ritmine saygı göstermiş olmazsınız. Aydınlatma kalitesi, kullanıcı ve yaşam kalitesini odağa koyan ancak; enerji verimliliği veya standartları gibi diğer etmenleri göz ardı etmeyen bir yaklaşım. Işık – sağlık ilişkisini inceleyen bilimsel araştırmalar son senelerde oldukça arttı. Bu ilişkiyi konu eden, melatonin salgılanması ile uyku, stres arasındaki ilişki üzerine yazılmış birçok makaleye dergide de yer verdik. Aydınlatma kalitesi kavramı işte tam olarak bu çalışmalardan besleniyor. Sonuç olarak şunu söylemek mümkün: Aydınlatma tasarımı ile uğraşıyorsanız ve melatonin salgılanması size bir şey ifade etmiyorsa mesleki olarak çanlar sizin için çalıyor demektir. O yüzden ne yapıyorsanız bırakın ve okumaya başlayın.
Bir sonraki sayımıza kadar ışıkla kalın…
Emre Güneş
Professional Lighting Design Türkiye
Yorumları Görün (3)
Başka bir konu daha var ki çok tartışılması gerekli... LEED ve BREEAM gibi yeşil bina tartışmaları. Burada aslolan şey enerji verimliliği ve ışık kirliliği, bu aydınlatma tasarımını çok dar bir alana sıkıştırmakta. Ayrıca örneğin BREEAM'de düzgünlük için belirlenen bir alt sınır var ki aydınlatma tasarımında farklılaşmayı öldürecek bir homojenizasyon üzerinden + puan veren bir mantıkla hareket ediyor anladığım kadarıyla. Next step is fighting with Green Certificate or PLD vs LEED&BREEAM... :)
Bu sertifikaların detaylarından haberdarım dersem yalan olur. Ancak sertifika sahibi olup da çok yaratıcı çalışmalar gördüm, burada sınırları aşmadan yaratıcılık mümkün gibi geliyor. Ancak homojenizasyon yüzünden mühendis hesabı armatür dizilecek ise çok hayırlı sonuç vermeyecektir tabii ki.
Son cümle için ise için sürekli bir şeyler ile savaşıyor izlenimi vermiyorumdur umarım.
Merhaba arkadaşlar,
Aynı zamanda AGID üyesi de olan Heper+Moonlight firmasının, PLDC 2011’in Gümüş Sponsorları arasında yer alması sektörümüz adına gurur verici.
Markalaşmak lazım vs diyoruz ama taşın altına parmağı koymadan da olmuyor, bu açıdan Heper+Moonlight firmasını ve katkısı olanları kutluyorum.