Tünelin ucundaki “Sirkadiyen Işık”
Metin: Dr. Levent Şahin
İllüstrasyon: Dr. Levent Şahin
“…Vücudum gece boyu uyanık kalmaya adapte olmalıdır, biliyorsunuz işte vardiya sistemine uyum göstermeliyim. Ama bu iş aslında, seferleri bir ileri bir geri gerçekleştirmektir ve bir kez son sefere geldiğinizde, bilirsiniz son seferde yorulmaya daha da eğilimli oluyorsunuz… Otomatik tren kontrol sistemi devreye girince neler olup bittiğinin farkına vardım…”
Şikago treni, sabaha karşı saat 02:49 civarında ‘O’Hare’ son istasyonuna geldiğinde durmayarak, hat sonundaki hortuvara (durducu tampona) çarpmış ve yürüyen merdivenlere tırmanarak ancak durabilmişti (Resim 1). Yukarıdaki açıklama, işte bu kazaya neden olan makinistin Ulusal Ulaştırma Güvenliği Dairesi’ne (National Trasportation Safety Board) verdiği ifadede yer alıyor. Aynı raporda tren sürücüsü şu önemli itirafı da yapıyor (National Transportation Safety Board 2015):
“…O’Hare istasyonuna gelene kadar normal bir şekilde çalışıyordum. Çok yorulmuştum. Önceki gün yeteri kadar uyuyamamıştım ve biraz uykulu hissediyordum. Son istasyon O’Hare’ye gelince başım öne düşmüş, uyuya kalmışım…”
Trenin tırmanarak ancak durabildiği yürüyen merdivenlerde, o an yolcuların bulunmamış olması büyük bir faciayı önledi. İçinde 50 yolcunun bulunduğu trenin karıştığı bu kazada, sürücüyle birlikte 36 kişi yaralandı. Kazanın yol açtığı maddi hasar ise 11,196,796$. Ulusal Ulaştırma Güvenliği Dairesi, yapmış olduğu inceleme sonrası hazırladığı raporunda, kazanın muhtemel nedenini “makinistin uyuya kalma sebebiyle treni durduramaması” olarak gösterdi.
Bazı araştırmacılara göre, çalışma koşullarındaki yorgunluğun neden olduğu kazaların maliyeti yıllık 18 milyar dolar (Caldwell 2001). Büyük iş kazaları arasında yer alan Çernobil, Exxon Valdez ve Three Mile Island kazaları, gece vardiyasında meydana gelmiştir (Mitler et al. 1988; National Transportation Safety Board 1990). Ulaşım endüstrisi, özellikle raylı sistemler, uykusuzluk ve yorgunluğun olumsuz etkilerine daha duyarlı. Kara yollarındaki kazaların yaklaşık %15-20’si (Austroads 2005; Teff 2010) ve tren kazalarının %75’i (Edkins and Pollock 1997) yorgunluk, uykusuzlukla ilişkilendirilen insan hatalarına bağlanmaktadır. Yapılan bir araştırmada tren sürücülerinin, izlendikleri bilindiği halde, gece sürüşü esnasında uyukladıkları tespit edilmiştir (Torsvall and Akerstedt 1987).
Vardiyalı çalışmanın kişi sağlığını olumsuz etkileyen ve yukarıda bahsedilen anlık etkilerinin yanısıra, uzun süreli etkileri de bulunuyor. 2007 yılında, Kanser Araştırmaları Uluslararası Komisyonu (IARC) sirkadiyen bozukluğuna neden olan vardiyalı çalışma sistemlerini ‘insanlar için muhtemelen kansorejen’ olarak tanımlamaktadır (Straif et al. 2007). Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmaların bulguları bu sonuca temel teşkil etmiş, gece maruz kalınan ışık ile tümör gelişimi ve büyümesi arasında bir ilişki olabileceğini göstermiştir. Sınırlı sayıda, fakat birbiriyle uyumlu bulgular sunan epidemiyolojik çalışmalar, zamansız (gece) maruz kalınan ışığın meme (Blask et al. 2005; Bonde et al. 2012; Stevens 2006) ve prostat kanseri (Kubo et al. 2006), obezite (Spiegel 2004), diyabet (Spiegel et al. 2005), depresyon (Srinivasan et al. 2006) ve reprodüksiyon (Lawson et al. 2012; Mahoney 2010) rahatsızlıklarının nedenleri arasında önemli bir rol oynayabileceğine işaret etmektedir (Stevens et al. 2007).
Peki bir makinist, kendi ve taşıdığı yüzlerce kişinin hayatını tehlikeye atma pahasına sefer esnasında neden uykuya dalar? Üzerindeki uyku baskısına neden direnemez? Özellikle gece çalışmasını ihtiva eden vardiyalı çalışma, çalışanın aktivite/dinlenme döngüsünü değiştirmesini gerektirir. Bunun sonucu olarak, vardiyalı çalışanlar bir sirkadiyen uyku bozukluğu riskine maruz kalırlar. İnsan organizması gündüz saatlerinde aktif ve uyanık kalmaya, gece ise uyumaya programlanmış bir biyolojik saatin etkisi altındadır. Karmaşık fizyolojik sistemlerden tek hücrelilere kadar günlük biyolojik fonksiyonların bütününü organize eden ve yöneten bu biyolojik saat, beyinde hipotalamusta bulunan suprakiazmatik çekirdekte (SCN) yer almaktadır. İnsanlarda SCN, 24 saatten biraz farklı (ortalama 24.2 saat) bir içsel periyoda sahiptir (Moore-Ede, Sulzman, and Fuller 1982). Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşünün bir sonucu olarak, retinaya gelen aydınlık/karanlık döngüsü SCN’i senkronize ederek, 24 saatlik periyoda eşitler.
SCN’in bir diğer görevi, insanlarda gündüz uyanıklık gece ise uykulu olma halini güçlendirmektir. Uyanıklı-performans, sirkadiyen ritminin zamanlaması ve uyanık kalınan sürenin (uyku homeostaz) etkisi altındadır (Borbély 1982). 24 saatlik aydınlık/karanlık döngüsü sirkadiyen ritmin zamanlamasını ayarlarken, uyanık geçirdiğimiz sürenin miktarı homeostaz süreci tanımlar ve sonucunda uyuma baskısının zamanla arttığı görülür. Dolayısıyla, stabil ve yüksek seviyede bir uyanıklık ve performans ancak içsel sirkadiyen zamanlama sistemi ve hemeostaz süreç senkron içerisinde, yani birbirlerini karşılayan bir faz içerisinde olursa sağlanabilir. Böylece, gün boyu artarak baskısını hissettiren homeostaz uyku ihtiyacına, gün içerisinde sirkadiyen sistem tarafından karşı konulurken, gece ise uyuma baskısının artırımına katkı sağlanır. Bu iki sistem (sirkadiyen ve homeostaz süreç) birbirini karşılamaz ve senkron içinde çalışmaz ise, uyku zamanlaması gündüze, uyanıklık ise geceye doğru kayar. Ayrıca uykunun kalitesi düşer, uyuma süresi azalır ve performansta da düşüklük olur (Akerstedt 2007).
Retinaya düşen ışık, sadece görsel bir bilgi sağlayıcı olmakla kalmaz, aynı zamanda bazal fonksiyonlardan (kalp ritmi, vücut ısısı gibi) daha üst fonksiyonlara kadar (uyanıklık, duygu durum, bilişsel fonksiyonlar gibi) birçok değişiklikleri ayarlayan bir düzenleyici olarak önemli bir rol oynar [18]. Işığın görsel olmayan bu etkileri, görsel etkisinin aksine, 2002 yılında tanımlanmış, kendinden ışığa duyarlı ganglion hücreleri (ipRGCs) tarafından büyük oranda iletilir (Provencio, Rollag, and Castrucci 2002). Klasik fotoreseptörler, çubuklar (rods) ve konikler (cones), bu transdüksiyona katkı sağlar ve entegre edilen bu bilgiler beynin farklı bölgelerine iletilirler. Retinaya gelen aydınlık/karanlık döngüsünün, SCN’i senkronize ederek, 24 saatlik periyoda eşitlemesinde önemli parametreler bulunmaktadır. Maruz kalınan ışığın insan sağlığıyla olan ilişkisini kurabilmek için, bu parametreler doğru bir şekilde ölçülmeli ve tanımlanmalıdır. Retina’nin anatomik yapısı nedeniyle, sirkadiyen sistemi tahrik eden ışık ile geleneksel anlamda kullanılan ışık terimi farklıdır ve beş başlıkta bu farklar gruplanabilir: Işığın miktarı, spektrumu, dağılımı, zamanlaması ve maruz kalınma süresi (Rea, Figueiro, and Bullough 2002). Işığın sirkadiyen etkisini öngörebilmek ve inceleyebilmek için bu parametrelerin dikkatle belirlenmesi, özgün ölçeklerin geliştirilmesi gerekmektedir. Yakın zamanda Amerikan Tıp Derneği (American Medical Assosiation-AMA) kamusal aydınlatmada LED’lerin insan ve çevre üzerindeki etkilerini tartıştığı bir rapor yayınladı. Bu rapora hemen yanıt veren araştırma merkezlerinden bir tanesi benim de doktora çalışmalarımı yaptığım ve halen birlikte araştırma projeleri gerçekleştirdiğimiz Rensselear Polytechnic University bünyesindeki Lighting Research Center (LRC) idi. Prof. Mark Rea ve Prof. Mariana Figueiro tarafından AMA raporuna karşı hazırlanan yanıtta da yukarıda ifade ettiğim bu 5 ana değişkenin (miktar, spektrum, dağılım, zamanlama ve maruz kalınma süresi) bir aydınlatmanın insan ve çevre üzerindeki etkisinin olumlu ya da olumsuz olduğu konusunda bir karara varılmasında önemli olduğu üzerinde durulmuştur. Raporun okunmasını (http://www.lrc.rpi.edu/resources/newsroom/AMA.pdf), konuya ilgi duyanlara, şiddetle tavsiye ederim.
Şu zamana kadar yapılan çalışmaların bir çoğunda ışığın uyarıcı etkisi, sadece gece ve karanlık ortamda salgılanan melatonin hormonunun ışık tarafından baskı altına alınabilmesiyle ilişkilendirilmiştir. Bilindiği üzere, sirkadyen sisteminin melatonin hormonu baskılanmasıyla ölçülen hassaslığı kısa dalga boyundaki (460 nm) ışığa en çok duyarlıdır. Oysa ki LRC’de gerçekleştirdiğimiz bir araştırmada (Figueiro et al. 2009) hem kısa hem de uzun dalga boyundaki ışığın, gecenin ortasında, karanlıkta bulunma durumuna kıyasla, uyanıklığı artırdığını gördük. Bu bulgular, uyanıklık için melatonin hormonunun baskı altına alınmasının gerekli olmadığını işaret etmiştir. Zira karanlık ortamda olma durumuyla kıyaslandığında, sadece kısa dalga boyundaki düşük yeğinlikteki (intensity) ışık, melatonin hormonunu baskı altına alma etkisine sahiptir. Nitekim LRC’nin laboratuvarlarında gerçekleştirdiğimiz (Sahin and Figueiro 2013; Sahin et al. 2014) sonraki çalışmalarda (Resim 2), gün ortasında uzun dalga boyundaki ışığın kısa dalga boyundaki ışığa oranla uyanıklık üzerinde daha etkili olduğu tespit ettik. Böylelikle vardiyalı çalışanlarda uzun dalga boyundaki ışığın kullanımının faydalı olabileceğini gösterdik (Figueiro et al. 2015).
Deneysel çalışmalarda elde ettiğimiz bu çıktıların sahada doğrulanabilmesi için, bir dizi alan çalışması da gerçekleştirdik. Işığın görsel olmayan etkilerini gerçek hayatta incelediğimiz bu çalışmalardan önemli iki tanesini, İstanbul’daki mevcut Tramvay, Metro, Hafif Metro, Füniküler ve Teleferik hatlarının işletmeciliğini yapan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Metro İstanbul (http://www.metro.istanbul) şirketinin tesislerinde gerçekleştirdik. Metro İstanbul, çalışanlarının yaşam-çalışma kalitesini yükseltme noktasında bilimsel araştırmalara verdiği değer ve destekle benzeri raylı sistem işletmecileri arasından sıyrılarak örnek teşkil ediyor. Hem içinde bulunduğu sektöre hem de havacılık, sağlık gibi benzeri çalışma koşullarına sahip diğer hizmet sektörlerine bu bağlamda öncülük eden Metro İstanbul üst yönetimine ve çalışmada yardımlarını esirgemeyen çalışanlarına, sağladıkları destek için bu vesileyle tekrar teşekkür ederim.
Metro İstanbul şirketi tesislerinde yaptığımız araştırma projelerinin ilkinde, farklı dalga boylarındaki ışığın sürüş performansı üzerindeki etkisini inceledik. T1 olarak bilinen Bağcılar-Kabataş tramvay hattında çalışan, en az 5 yıl tecrübeli 13 makinistin katıldığı -yalnızca 6 makinist çalışmayı başarıyla tamamladı- ve gerçek çalışma koşullarının taklit edildiği, 1 saatlik simülatör sürüşünde, uzun (630nm) ve kısa dalga (470nm) boyundaki ışığın performans üzerindeki etkisi araştırıldı (Resim 3). Testlerin sabah 06:00 ve akşam 23:00 saatlerinde yapıldığı çalışmada, kırmızı (630nm) ve mavi (470nm) ışık, özel tasarlanmış gözlükler ile makinistlere iletildi (Resim 4). Makinistlerin kullandığı simülatör 6 serbestlik derecesine sahip ve T1 hattında kullanılan gerçek tren kabininin 1:1 ölçekli kopyasıdır (Resim 5). Simüle edilen raylı sistem güzergahı da yine T1 hattının 3B sanal modelidir. Çalışmada makinistlerin melatonin hormon seviyesi ve kişisel uyku skorları da değerlendirildi. Sonuçlar, makinistlerin gece sürüşlerinde, loş ışık altında olma durumuna kıyasla, mavi ışık altında %8, kırmızı ışık altında ise %7 oranında daha az elektrik enerjisi tükettiğini gösterdi (Resim 6). Benzer eğilimler kırmızı ışık ihlali ve engel tanımlama sürelerinde de gözlemlendi (Resim 7). “Simülatör tutması” nedeniyle ancak 6 denekle tamamlanabilen, bu nedenle küçük örneklemenin olduğu bu çalışmada her ne kadar istatistiksel olarak anlamlı farklar oluşmadıysa da, yukarıda ifade edilen performans artışındaki eğilimler, önceki çalışmaların (Sahin and Figueiro 2013) bulgularını desteklemektedir. Böylelikle uyanıklığın (alertness) artırımında gözden biyolojik saate giden, melatonin baskılanması dışında başka bir yol olduğunu önermektedir.
Metro İstanbul şirketi tesislerinde gerçekleştirdiğimiz ve ilk aşamasını tamamlayarak ikinci aşamasını planlamakta olduğumuz bir diğer araştırma projemiz, 24 saat vardiyalı çalışılan kumanda merkezlerindeki dispeçerlerin sirkadyen ritim uyumlarının kronobiyoloji temelinde tespit edildiği bir çalışma. Bu araştırma, elde edilen bulgular ışığında, çalışma ortamlarındaki aydınlatma sistemini revize ederek, vardiyalı sistemin oluşturabileceği muhtemel olumsuz etkileri azaltmayı amaçladığımız çalışmadır.
Seyrantepe Kumanda Merkezi’nde 16 dispeçerin katıldığı çalışmanın ilk aşamasında amaç, var olan aydınlatma sistemi ve çalışma koşulları altında vardiyalı çalışanların sirkadyen ritim uyumlarını tespit etmekti. Bu çerçevede her bir katılımcının dinlenme/aktivite ve karanlık/aydınlık döngüleri bu amaç için geliştirilmiş ‘Daysimeter’ (Figueiro et al. 2012) isimli cihazla izlenerek kaydedildi. Bu cihaz 12 gün boyunca her bir dispeçer tarafından, uyanıkken boyunda, uyurken bilekte taşındı. Daysimeter cihazı, maruz kalınan fotik ve sirkadiyen ışık miktarını, içinde kırmızı (K), yeşil (Y), mavi (M), ve infrared (IR) olmak üzere dört ölçüm kanallı optik filtre bulunduran entegre devre algılayıcılar sayesinde ölçmektedir. Sirkadyen ışık miktarı Rea ve diğerleri (Rea et al. 2010) tarafından geliştirilen model baz alınarak belirlenmektedir. Daysimeter verilerinin analizinde iki önemli değişken “büyüklük” ve “açıdır”. “Büyüklük” kişinin sirkadyen uyumundaki gücü gösterirken, “açı” iki ritim arasındaki fazı belirtmektedir. Çalışma esnasında ölçülen diğer bir değişken ise loş ışık melatonin salgılanma zamanıdır (dim light melatonin onset-DLMO). DLMO ölçümü için, çalışmaya iki grup halinde katılan dispeçerler deney periyodunun son 12. gününde, çalışma boyunca doldurmuş oldukları uyku günlüklerine göre belirlenen normal yatış saatlerinden 2.5 saat önce başlamak kaydıyla ofise geldiler ve toplamda 10 olmak üzere her yarım saatte bir tükürük örnekleri verdiler. Melatonin hormonu ışığa maruz kalındığında baskılandığından ve dispeçerler normal çalışma düzenine devam etmek zorunda olduklarından, kısa dalga boyunu filtreleyen gözlükleri, tükürük örneklerinin alınması için belirlenen saatten 30 dk. önce taktılar. Böylelikle, ortam ışığının melatonin hormonunu baskılama riski minimize edildi. Bir anlamda katılımcılar, bu çerçevede biyolojik olarak karanlıkta tutulmuş oldular (Resim 8).
Kendi alanında bir ilk olan bu çalışma önemli sonuçlar ortaya koydu. Öncelikle dispeçerlerin yüksek derecede bir sirkadyen uyumsuzluk gösterdikleri tespit edildi. Bu da bir kişi hariç neden tüm katılımcıların düşük uyku kalitesine sahip olduklarını rapor etmelerini açıklamaktadır. Bütünde, katılımcıların daysimeter büyüklüğünde ciddi bir düşüklük de tespit edildi. Bir diğer önemli bulgu ise tüm çalışanların gündüz vardiyasına adapte olmuş olduklarıdır. Gündüz vardiyasına adapte olmaları gece vardiyasında uyanık kalmakta zorlanabilecekleri anlamına gelmektedir.
Birinci aşaması tamamlanan bu çalışmanın ikinci aşamasında amacımız, tespit edilen sirkadyen uyumsuzluğun oluşturabileceği olumsuz etkileri minimize edecek yeni bir aydınlatma sistemi tasarlamak ve uygulamaktır. Bu aşamanın planlamaları için çalışmalarımız başlamıştır. Elde etmiş olduğumuz bulgular ışında uygulayacağımız aydınlatma tasarımı sonrası beklenen pozitif etki, benzer veriler toplanarak, önceki durumla mukayeseli olarak gösterilecektir. Projenin bu aşamasında, aydınlatma tasarımı çerçevesinde yerli ve yabancı imalatçı firmalarla sponsorluk için temaslarımız devam etmektedir.
İnsan gözüne gelen ışığın retinadan beynin birçok bölgesine nasıl ve ne tür mesajlar ilettiği, bu görsel olmayan etkilerin kişinin performans ve sağlığını nasıl etkilediği üzerine yapılan araştırmalar son zamanlarda ivme kazanmıştır. Sirkadiyen ışık-kronobiyoloji temelinde yürüttüğümüz araştırmalarımız ve aydınlatma projelerimiz; çalışma-yaşam ortamlarının sağlık-performans çerçevesinde kalitesinin yükseltilmesine yönelik verilerin belirlenmesinde önemlidir. Ayrıca tüm bunlar, sirkadyen uyumsuzluğa bağlı hastalık risklerinin azaltılması yönünde tedbirlerin alınmasına, politikalarının oluşturulmasına, bunun için gerekli olan bilgi ve teknolojinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Metro Istanbul şirketi çalışanları özelinde yapılmış ve yapılmakta olan diğer araştırmalar; hem işletmeciler hem de aydınlatma sektörü (imalatçılar ve tasarımcılar) tarafından destek bulduğu müddetçe tünelin ucunda (sirkadyen) ışık olduğunu söyleyebiliriz.
REFERANSLAR:
- Akerstedt, Torbjörn. 2007. “Altered Sleep/wake Patterns and Mental Performance.” Physiology & Behavior 90(2-3):209–18. Retrieved January 13, 2012 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17049569).
- Austroads. 2005. RoadFacts 2005:An Overview of the Australian and New Zealand Road Systems. Sydney.
- Blask, David E. et al. 2005. “Melatonin-Depleted Blood from Premenopausal Women Exposed to Light at Night Stimulates Growth of Human Breast Cancer Xenografts in Nude Rats.” Cancer research 65(23):11174–84. Retrieved November 18, 2013 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16322268).
- Bonde, Jens Peter et al. 2012. “Work at Night and Breast Cancer–Report on Evidence-Based Options for Preventive Actions.” Scandinavian journal of work, environment & health 38(4):380–90. Retrieved February 27, 2013 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22349009).
- Borbély, Alexander A. 1982. “A Two Process Model of Sleep Regulation.” Human Neurobiology 1(3):195–204. Retrieved November 29, 2012 (http://psycnet.apa.org/psycinfo/1984-06068-001).
- Caldwell, John a. 2001. “The Impact of Fatigue in Air Medical and Other Types of Operations: A Review of Fatigue Facts and Potential Countermeasures.” Air Medical Journal 20(1):0025–0032. Retrieved January 10, 2013 (http://www.mosby.com/scripts/om.dll/serve?action=searchDB&searchDBfor=art&artType=abs&id=a112420).
- Edkins, Graham D., and Clare M. Pollock. 1997. “The Influence of Sustained Attention on Railway Accidents.” Accident Analysis & Prevention 29(4):533–39. Retrieved July 22, 2013 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9248512).
- Figueiro, Mariana G., Andrew Bierman, Barbara Plitnick, and Mark S. Rea. 2009. “Preliminary Evidence That Both Blue and Red Light Can Induce Alertness at Night.” BMC Neuroscience 10(1):105. Retrieved (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19712442).
- Figueiro, Mariana G., R. Hamner, A. Bierman, and M. S. Rea. 2012. “Comparisons of Three Practical Field Devices Used to Measure Personal Light Exposures and Activity Levels.” Lighting Research and Technology. Retrieved June 2, 2013 (http://lrt.sagepub.com/cgi/doi/10.1177/1477153512450453).
- Figueiro, Mariana G., Levent Sahin, Brittany Wood, and Barbara Plitnick. 2015. “Light at Night and Measures of Alertness and Performance: Implications for Shift Workers.” Biological research for nursing 18(1):90–100. Retrieved (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25697165).
- Kubo, Tatsuhiko et al. 2006. “Prospective Cohort Study of the Risk of Prostate Cancer among Rotating-Shift Workers: Findings from the Japan Collaborative Cohort Study.” American journal of epidemiology 164(6):549–55. Retrieved November 19, 2013 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16829554).
- Lawson, Christina C. et al. 2012. “Occupational Exposures among Nurses and Risk of Spontaneous Abortion.” American journal of obstetrics and gynecology 206(4):327.e1–8. Retrieved March 31, 2014 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22304790).
- Mahoney, Megan M. 2010. “Shift Work, Jet Lag, and Female Reproduction.” International journal of endocrinology 2010:813764. Retrieved April 21, 2014 (http://www.pubmedcentral.nih.gov/articlerender.fcgi?artid=2834958&tool=pmcentrez&rendertype=abstract)
- Mitler, M. M. et al. 1988. “Catastrophes, Sleep, and Public Policy: Consensus Report.” Sleep 11(1):100. Retrieved January 22, 2012 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2517096/).
- Moore-Ede, M. C., F. M. Sulzman, and C. A. Fuller. 1982. The Clocks That Time Us : Physiology of the Circadian Timing System. Cambridge, Mass.: Harvard University Press. Retrieved (http://library.wur.nl/WebQuery/clc/182681).
- National Transportation Safety Board. 1990. Grounding of the US Tankship Exxon Valdez on Bligh Reef, Prince William Sound near Valdez, Alaska, March 24, 1989. Washington, DC.
- National Transportation Safety Board. 2015. Chicago Transit Authority Train Collides with Bumping Post and Escalator at O’Hare Station, Chicago, Illinois, March 24, 2014. Washington, DC.
- Provencio, Ignacio, Mark D. Rollag, and Ana Maria Castrucci. 2002. “Photoreceptive Net in the Mammalian Retina. This Mesh of Cells May Explain How Some Blind Mice Can Still Tell Day from Night.” Nature 415(6871):493. Retrieved February 28, 2013 (http://www.rcom.marum.de/Binaries/Binary1579/Nature, Jan_2002.pdf).
- Rea, Mark S., Mariana G. Figueiro, Andrew Bierman, and John D. Bullough. 2010. “Circadian Light.” Journal of circadian rhythms 8(1):2. Retrieved (http://www.pubmedcentral.nih.gov/articlerender.fcgi?artid=2851666&tool=pmcentrez&rendertype=abstract)
- Rea, Mark S., Mariana G. Figueiro, and John D. Bullough. 2002. “Circadian Photobiology: An Emerging Framework for Lighting Practice and Research.” Lighting Research and Technology 34(3):177–90. Retrieved March 11, 2013 (http://lrt.sagepub.com/cgi/doi/10.1191/1365782802lt057oa).
- Sahin, Levent, and Mariana G. Figueiro. 2013. “Alerting Effects of Short-Wavelength (Blue) and Long-Wavelength (Red) Lights in the Afternoon.” Physiology & Behavior 116-117:1–7. Retrieved April 1, 2013 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23535242).
- Sahin, Levent, Brittany M. Wood, Barbara Plitnick, and Mariana G. Figueiro. 2014. “Daytime Light Exposure: Effects on Biomarkers, Measures of Alertness, and Performance.” Behavioural brain research 274C:176–85. Retrieved September 9, 2014 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25131505).
- Spiegel, Karine. 2004. “Brief Communication: Sleep Curtailment in Healthy Young Men Is Associated with Decreased Leptin Levels, Elevated Ghrelin Levels, and Increased Hunger and Appetite.” Annals of Internal Medicine 141(11):846. Retrieved December 2, 2013 (http://annals.org/article.aspx?doi=10.7326/0003-4819-141-11-200412070-00008).
- Spiegel, Karine, Kristen Knutson, Rachel Leproult, Esra Tasali, and Eve Van Cauter. 2005. “Sleep Loss : A Novel Risk Factor for Insulin Resistance and Type 2 Diabetes.” Journal of Applied Physiology 99(5):2008–19.
- Srinivasan, Venkataramanujan et al. 2006. “Melatonin in Mood Disorders.” The world journal of biological psychiatry : the official journal of the World Federation of Societies of Biological Psychiatry 7(3):138–51. Retrieved December 2, 2013 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16861139).
- Stevens, Richard G. 2006. “Artificial Lighting in the Industrialized World: Circadian Disruption and Breast Cancer.” Cancer causes & control : CCC 17(4):501–7. Retrieved December 2, 2013 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16596303).
- Stevens, Richard G. et al. 2007. Meeting Report: The Role of Environmental Lighting and Circadian Disruption in Cancer and Other Diseases. Retrieved (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17805428).
- Straif, Kurt et al. 2007. “Carcinogenicity of Shift-Work, Painting, and Fire-Fighting.” The Lancet Oncology 8(12):1065–66. Retrieved November 19, 2013 (http://www.thelancet.com/journals/a/article/PIIS1470-2045(07)70373-X/fulltext).
- Teff, Brian C. 2010. Asleep at the Wheel: The Prevalence and Impact of Drowsy Driving. Washington, DC. Retrieved January 3, 2013 (http://trid.trb.org/view.aspx?id=987584).
- Torsvall, Lars, and Torbjorn Akerstedt. 1987. “Sleepiness on the Job: Continuously Measured EEG Changes in Train Drivers.” Electroencephalography and Clinical Neurophysiology 66(6):502–11. Retrieved April 1, 2012 (http://linkinghub.elsevier.com/retrieve/pii/0013469487900964).