Close

06/10/2017

Reçete ile ışık kalitesi

Işığın iyileşme sürecine etkisi ile ilgili araştırmanın başlangıcı

Metin: Joachim Ritter
Fotoğraflar: Tobias Hein

Berlin, Graft Mimarlar Topluluğu’nun internet sayfalarında “sağlık veren mimari” konusundan bahsediliyor. Bu kulağa, iyi tasarım ve algıyı baz alan “geleceğin reçetesi” gibi geliyor. Üç yıllık araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda Charité Campus-Virchow-Kliniği’nde dört hasta tarafından kullanılan iki yeni pilot yoğun bakım odası hazırlandı. Tasarımda aydınlatmaya odaklanıldı. Kabul görmüş birçok saha araştırması sonucu artık hepimiz biliyoruz ki; güneş ışığı ile iyileşme süreci önemli ölçüde kısaltılabiliyor.

Almanya’nın Berlin kentindeki Charité, Avrupa’nın en büyük üniversite klinikleri arasında sayılıyor. Burada doktorlar-bilim adamları, uluslararası ve üst seviyede tedavi hizmeti veriyor. Ayrıca öğrencileri de yine en üst seviyede eğitiyorlar. Tıp ve Fizyoloji dallarında Nobel ödülü alan Almanlar’ın yarısından çoğu Charité’den geliyor. Bunların arasında Emil von Behring, Robert Koch ve Paul Ehrlich de sayılıyor.

Üniversite kliniği dünya çapında mükemmel bir eğitim kurumu olarak kabul ediliyor. Işığın önemi, insanlar ve uyku davranışları üzerindeki etkisi Charité’de birçok yıldan beri üzerinde çalışılan bir konu. Ancak, güncel proje sadece ışıkla ilgili ikna edici unsurları içermiyor. Aynı zamanda iyi tasarımın ve özellikle ışığın iyileşme sürecine destek verici öge olarak kullanılıp kullanılmayacağını da inceliyor.

Mimarlık ofisi Graft ile yakın iş birliği içinde oluşturulan odalar, hastanın algılama sürecine hassasça yaklaşan rahatlatıcı ve yüksek kalitede bir mekan atmosferine sahip.

Hedeflenen sonuçlar ise şöyle: Yoğun bakım istasyonlarında stres oluşturduğu kanıtlanan faktörlerin önemli ölçüde azaltılması. Oryantasyon kaybı duygusunun, hastalardaki korku ve teslim olmuşluk duygusunun minimize edilmesi. Akustiğin ve gün ışığı alımının artırılması; böylece iyileştirme sürecinin ölçülebilir seviyede yükseltilmesi. Sonuç olarak da halüsinasyon ve uzun süreli kognitif hasarların önemli ölçüde azaltılması.

-Art+Com, ekranda yansıtılacak görüntülerin içeriğini, Charite’de operatif yoğun bakım ağırlıklı olmak üzere Anestezyoloji Kliniği’nde, bilimsel bilgi ve teorileri baz alarak geliştirdi. Görüntüler ile örneğin ağır bir ameliyat veya koma durumundan sonra hastaların kendilerini toparlamalarına yardımcı olması bekleniyor. Görüntülerin içeriği doğa olaylarını konu alıyor ve hastaların dış dünya ile ilişkisini kuruyor. Görüntülerin, kognitif uyarıcı, stres ve korkuları azaltıcı etki yaratması bekleniyor. Böylece, ağrı kesici ve sakinleştirici ilaçların azaltılması ve yoğun bakımda kalan hastaların iyileşme sürecinin hızlandırılması hedefleniyor. Tasarımın ana fikri bir gece-gündüz ritmine dayanıyor. Böylece doğal uyku hali tetikleniyor ve hastanın kognitif eksiklikleri, halüsinasyon görme gibi akut durumlarına karşı koruma sağlıyor. Ekranın ışığı, gün ışığına göre değişiyor. Bu şekilde bir günün tüm ışık tayfını simüle ediyor. Güncel hava durumu da (dünyanın belli veya herhangi bir yerinde) parametre olarak kullanılmak istenirse, gökyüzü buna göre değişiyor. Örneğin, bulutlar daha yoğunlaşıyor veya hızla geçiş yapıyor. Bunun dışında kuşlar veya kimyasal püskürtme izleri gibi hareketli objeler de hastaların algılarını uyarıyor. Bir başka korku ve acıyı azaltması beklenen görüntüde ise bir ağacın yaprakları ekranda beliriyor. Hastanın durumuna göre yaprakların rengi, yoğunluğu, büyüklüğü ve şekli ayarlanabiliyor. Parametreler yine hava koşullarına yönelik veriler ile tamamlandığında rüzgar yaprakları hareket ettiriyor.

Genelde geceleri uyanık olan yoğun bakım ünitesi hastalar için ekran iki farklı görüntü sunuyor: Birinci görüntü sakin, yıldızlı bir gökyüzü. İkincisi ise ateş böceğini andıran hareketli ışık noktaları ve bunların dansı ile algıları yönlendiren bir görüntü.

Ekran, tıp uzmanları tarafından parametrik olarak hastanın durumuna göre ayarlanabilir, doğanın gerçek süreçlerini baz alan görüntüleri gösteriyor. Hastanın klinik durumu özel bir tablet arayüzü üzerinden giriliyor.
Mekanlar içinde iyileştirilen akustik ve teknik donanımın sağlık hizmetinin en iyi şekilde verilmesi için ayarlanması hasta ve hastaya bakan personel için çok daha uygun bir ortam sunuyor. Cihaz ve alarm sinyallerinden gelen rahatsız edici sesler bastırılmış veya merkezi bir konumda bulunan izleme odasına yerleştirilmiş.

Ekran ve entegre ışık terapisi alanı gibi mekana hakim ışık ögelerini tamamlamak için aydınlatma tasarım ofisi Licht Kunst Licht, Edwin Smida’nın yönetiminde, özellikle sabah-akşam saatlerinde kullanılan aydınlatma bileşenlerini değerlendirdi.

Ahşap arka duvara uygulanan düz LED ışık duvarı, tüm malzemesi ile ortaya çıkıyor. Aynı zamanda kamaşma yapmayan bir gece ışığının işlevini görüyor. Aynı ışığı hemşireler gece hizmetleri esnasında da kullanıyor.

Tavan ögelerine difüz olarak kaplanmış korniş aydınlatması eşlik ediyor. Edwin Smida: “Korniş aydınlatması mekanı öne çıkartıyor. Farklı ve hafif bir genel ışık oluşturuyor” diyor.

Hastaların kumanda edebileceği ve odanın ev ortamı havasını güçlendiren bir gece lambası planlanmış ancak henüz uygulanmamış.

Bunun dışında Licht Kunst Licht ofisi; ışık terapisi, tedavi ışığı, arka duvar aydınlatması, gece ışığı ve korniş ışıkları gibi farklı aydınlatma bileşenlerini kullanarak hizmet verdi. Verdiği danışmanlık hizmetinde bu bileşenleri kullanarak tutarlı ve akıcı, tam otomatik bir gün akışı oluşacak şekilde bir atmosfer oluşturmayı hedefledi. Ayrıca bu yapı manuel kontrol edilebilir olmalıydı. Federal Almanya Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen “Parametrik (T) Mekan Tasarımı” araştırma projesi çerçevesinde, birlikte çalışan araştırma ortakları Charité, Graft ve tasarım ajansı Art+Com her tür stres ve korku yaratan faktörü, hastaların iyileşmesi üzerindeki etkileri açısından inceledi. Teknoloji ortakları Philips, Modultechnik firmasının tıp teknisyenleri ve Bergh’in mekan içi çözüm uzmanları, araştırma sonuçlarını donatılmış iki prototip odada uyguladı. Şimdi uygulanan pilot projede uzun bir araştırma kapsamında iç mekan konseptinin gerçek efektlerinin hastaların iyileşmesi üzerindeki etkileri incelenecek.

İç mekan konseptinde, yumuşak-akıcı şekiller, büyük ölçekli ahşap yüzeyler ve koyu renkli yer kaplamaları bugüne kadar yoğun bakım istasyonlarında alışılmadık bir atmosfer sunuyor. Dolaylı ışık ve isteğe göre kumanda edilebilir aydınlatma konsepti rahatlatıcı bir ortam sağlıyor. Yüksek nitelikli mekan atmosferi konusunda öne çıkan en önemli nokta, teknik cihaz ve tedavi-bakım kablolarının çok fazla görünmemesi. Hasta asansörü hastanın hareketliliğini kolaylaştırıyor, ayarlanabilir mobilya ve perde sistemi ile odanın mahremiyeti sağlanıyor.

Yenilikçi konseptin tüm unsurları doktorlar ve Charité ile yakın iş birliği içinde, özellikle hastanın bakış açısından yola çıkılarak geliştirildi.

Konseptin merkezindeki bileşeni; hastanın bakış alanı üzerindeki 2,40 m genişliği ve 7 metreye kadar uzunluğu olabilecek büyük boyutlu LED ekranı. Ekran, Graft tarafından Philips ve Art+Com iş birliğinde oda mimarisinin bir parçası olarak tasarlandı.

Yatağın hemen üzerine yerleştirilen ve video görüntülerine olanak sağlayan ekran, aşağı doğru kabarık bir biçim oluşturuyor. Böylelikle bakış alanını dolduruyor. 4.000 LED, ekranın renkli ışığını veriyor. RGB-LED’lerinin yanı sıra sıcak ve soğuk beyaz ışık, renkli yüksek performanslı lambalar yer alıyor. 20.000lx’ün üzerinde bir aydınlatma gücü verebiliyorlar; bu da neredeyse gökyüzü altındaki bir ışık etkisine denk geliyor.

İki yıllık araştırmanın sonuçları heyecanla bekleniyor. Tabii ki burada uygulanan ekran, doğanın, planlanamayan doğal çevre ve ortamın yerini alamaz. Ancak, hasta da burada normal durumunda değil. Bu projede ışığın etkisi, ışık dalgalarının tıbbi fayda sağladığı ve etki yarattığı fikrine dayanıyor. Bu iyi, çünkü ışık ve etkisinin, sadece tıbbi alanda değil, daha geniş çapta “kamuoyunda” kabul edildiği ve önem kazandığını gösteriyor. Proje, ışığın gelişiminin tamamında sadece bir mozaik taşı, ancak resmin tamamı için merkezi bir önem taşıyabilir. Bir de reçetesiz alınabiliyor ise, “Neden daha fazla kullanılmasın?” sorusu akla geliyor.Yine de büyüklüğü ne olursa olsun bu adım da başka soruları tetikleyecek, belki aydınlatma tasarımının diğer alanları için bir katalizör görevi üstlenecektir.

Acaba ışığın etkilerinin farklılıkları başka kültürlerde nasıl? Her kültüre göre ayrı bir ışığa ihtiyacımız var mı? Hangi ışık hangi iyileşme için gereklidir? Riskleri ve yan etkileri var mı? Hezeyan içinde psikolojimiz nasıl olur? İçerik ne kadar önemlidir? Sonuç olarak ışık bilginin bir aracı. Ayrıca görselin ve doğal alan görüntüsünün tüm sürece etkisi nedir sorusu da cevaplanmayı bekliyor. Ancak, henüz kimse bunun cevabını bulmaya niyetlenmeyecektir.

Projeye katılanlar:
Yapı sahibi: Charité, Berlin/Almanya
Mimarlar: Graft Architekten
Tasarım ajansı: Art+Com
Aydınlatma tasarımı: Licht Kunst Licht – Edwin Smida

Destekleyenler:
Philips, Fresenius, Ophard, Dimedtec, Guldmann, Barrisol

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir