Nerelerdeydiniz?
6 Temmuz günü İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü BS1 Konferans salonunda ışığı hayatının önemli bir yerine yerleştirmiş 100 kişi biraraya geldik. Kamu görevlileri, aydınlatma sektörü temsilcileri, mimarlar, akademisyenler ve öğrencilerden oluşan bir topluluktuk. İstanbul’da gerçekleşmesi durumunda hepimizin direkt olarak faydalanacağı bir etkinlik ile ilgili bilgilendik, sunumları ve tartışmaları dinledik, sorular sorduk.
Peki, ne öğrendik? Mesela PLDA’nın (Professional Lighting Designers’ Association) neden kurulduğunu öğrendik. Bugüne kadar neler yaptığını, 46 ülkeden 460 üyesi olduğunu öğrendik. 1999’dan beri Rotterdam, Lyon, Birmingham gibi şehirlerde gerçekleşen atölye çalışmalarının ne olduğunu, neye yaradığını anladık. 2009 senesinde İstanbul için de planlandığı haberini aldık. Sevindik… Derneğin ilki Londra’da olmak üzere, dünya çapında ofisler kurarak faaliyetlerini yerelleştirdiğini, buna istinaden PLDA Türkiye ofisi olarak bizlerin (temsilcisi olarak benim) tüm bu çalışmaları yürüteceğimizi müjdeledik. Eski tanıdık yüzler gördük, ne zamandır biraraya gelemediğimiz insanlarla görüşme şansı bulduk. Çay-kahve içip sohbet ettik. Ve günün sonunda aydınlatma tasarımı hakkında tartışmış, bu konuyu ve etkilerini bir şekilde masaya yatırmış insanlar olarak mekandan ayrıldık.
Peki, şimdi soru şu: böyle bir günün yaşanması sizin için ne anlam ifade ediyor? Ya da daha direkt sormak gerekirse bu sizce ne kadar önemli?
Bizce çok çok önemli ya da öyle olmalı.
Çünkü ışığı konuşmaya, tartışmaya ihtiyacımız var. Bunu yazmaktan da söylemekten de vazgeçmeyeceğim için tekrar etmekten sıkıntı duymuyorum. İçinde ışık geçen organizasyonlar düzenlemeliyiz. İnanıyorum ki birlikte ne kadar ışığın tartışıldığı etkinlikler düzenler, ne kadar doğru aydınlatma örnekleri sunar, ne kadar bunlar üzerine konuşmalar yaparsak, savunduğumuz değerlerin duyulmasını ve yayılmasını da o kadar sağlayabiliriz.
Dergi olarak kullanmaktan memnuniyet duyduğum bir söylemimiz var: “İyi aydınlatma tesadüfen olmaz, tasarlanır!” Bu mesajı halka, sermaye sahiplerine, mimarlara kısacası doğru aydınlatmayı talep edebilecek herkese aktarmak sadece ve sadece bizim elimizde. Bunun için gereken ise hepimizin beraber çalışması.
Eğer bir şekilde bu yazıyı sonuna kadar okuduysanız aydınlatma tasarımına, bunun mimariye, hayatımıza kattığı değere inanan, yaşamını da bu şekilde kazanan birisiniz ama buna rağmen 6 Temmuz Cuma günü bizimle birarada olma fırsatınız olmadıysa, bitirirken şu soruyu kendinize sormanızı istiyorum: Biz bir araya geldik, peki ya siz nerelerdeydiniz?