Close

07/02/2017

Mutlu tesadüflere dayanan bir deneyim

Çin’in Hong Kong kentinde İsveç havasında Boutique-Hotel Tuve

Metin: Joachim Ritter
Fotoğraflar: Matteo Carcelli

Oteller var, butik oteller var. Son olarak ifade edilenler daha küçük tesisler. Ancak, özel atmosferleri ile öne çıkıyorlar. Ekonomik başarı, otellerin oda sayısının çok, odaların birbirine benzer dekorasyonda, gelişi güzel oluşlarıyla değil, özel ve eşsiz olmaları ile geliyor. Onları başarılı kılan; yaratıcı tasarımları, alışılmışın dışında olmaları ve en az bir kere kalınması gereken mekânlar olarak düşünülmeleri.

Asıl sorular şunlar: Başka hiç bir şey ile karşılaştırılamayacak böylesine bir otel nasıl tasarlanır? Konsept ana fikri nasıl ortaya çıkar? Düşününce resimler hayal edilir. Resimler ise eşit deneyimlerdir. Deneyimler eşittir duygular, duygular ise eşittir ışıktır…

Hong Kong kentindeki butik otel, kentin karmaşasından yeterli uzaklıkta sakin bir bölgede ve yine de capcanlı şehre hemen ulaşılabilecek bir mesafede. Otelin çevresi otel konukları ve ziyaretçilerine otantik bir Hong Kong deneyimi sunuyor. Burada lokantalar, restoranlar, pazar yeri, tarihi binalar ve bir tapınak bulunuyor. Hepsi de Hong Kong adasının doğal fonunda yer alıyor. Otel, günün yorgunluğundan kaçmak isteyen herkes için bir tatil ve dinlenme yeri olarak tasarlanmış.

Otele giriş yapan konuklar, sakin ve rahatlık sunan bir ortamla karşılaşıyor. Resmi internet sitesinden, sosyal medyadaki konumlandırmasından asıl konaklama deneyimine kadar her şey, otelin tasarımında temel alınan felsefenin estetiğini ve şiirselliğini yansıtıyor. Burası keşfedilmeyi ve övülmeyi bekleyen gizli bir güzellik gibi.

Design System mimarları için her şey, yapı sahibinin onları araması ve butik otel fikrinden bahsetmesi ile başladı. Karşılıklı gerçekleştirilen ilk görüşmede yapı sahibi, İsveç’in Göteborg şehri yakınlarında Tuve kasabasındaki bir gölün Kim Høltermand tarafından çekilen fotoğraflarını gösterdi. Mimarlar fotoğraflardaki havayı, sakin-huzur verici atmosferi içselleştirecek, doğal, konuklarda olumlu ve rahatlatıcı duygular yaratacak bir otel ortamı geliştireceklerdi. Fotoğraflarda gölün üzerinde sabahın erken saatlerinde ortaya çıkan sis, güneş ışınları, gölgeler, tepeler, ağaçlar, kayalar ve suda yansımalar görünüyordu.

Görüntü, bir proje planlaması için hayli cazip edici bir perspektifti. Ancak, üstesinden gelinmesi gereken oldukça zorluk vardı: Hem yapı sahibi hem de mimarlar, butik otelin başka otellerden farklı olmasını istiyorlardı. Bu nedenle, tasarımı olağanüstü ve eşsiz olmalıydı. Lüks oteller konuklarına, lüks kavramının günlük ortamlardan çok farklı olduğunu öne çıkartarak özel bir deneyim sunarken, tasarım tarzı olarak “lüks” artık neredeyse basmakalıp bir şey oldu.

Tasarımcılar, eski klişe ögelere sarılmak, farklı abartılı ögeler kullanmak yerine sade şekillere odaklanmayı ve kullanılan malzemeleri orijinal halde bırakmayı tercih ettiler. Seçilen malzemeler özel bir yüzey işlemine tabi tutuldu. Aydınlatma malzemeleri, çoğu zaman gizlenen güzelliğini yeniden keşfedecek ve ortaya çıkartacak şekilde tasarlandı. Bu fikre dayanarak mimarlar hitap etmek istedikleri duyguları ortaya çıkarttılar. Donanımın sadeliği ve ifade gücünü öne çıkararak alışılagelmiş uygulamalara alternatif olarak otelin kendine özgü atmosferini yarattılar. Tasarım konseptinin arkasındaki itici güç, ekonomik unsurlar olmamasına rağmen, otel açılışından kısa bir süre sonra hem yerel halk hem de otel konukları tarafından büyük ilgi topladı.

Işık, evrensel bir dil. O her kültürden, yaş grubundan ve meslekten olan gezginlerde duygusal tepkiler yaratma gücüne sahip. İster doğal ister suni olsun, planlı olarak uygulanan ışık, malzemenin belli özelliklerini öne çıkartır. Ayrıca yüzey dokularını hafifçe vurgular, ayrıntıları gösterir ve gölge oluşumunu ustaca tasarlar.

Projede lobi alanındaki beyaz mermer zeminin doğal desenleri, dikey ve bazen sahnesel görüntüler, duvarlarda oluşan gölgelere kontrast teşkil ediyor. Giriş koridorundaki, önceden imal edilen cam elyaf, beton duvarı taban profilinden itibaren aydınlatılıyor. Tabandaki birleşme noktaları ve kontürler göze batmayacak şekilde öne çıkıyor.

Farklı otel odalarının aydınlatması mimarların niyetini öne çıkaracak şekilde dizayn edilmiş. Bu aydınlatmalar planlı bir sadeliği vurgulayacak, mekânları konukları şaşırtacak güzellikte gösterecek bir biçimde tasarlanmış. Burada, konuğun mekânı keşfetme arzusunu tetiklemek, tıpkı deniz dalgaları gibi düşünce ve duyguların gelip gittiği, kalıcı bir otel deneyimi hedeflenmiş. Mekân ve ayrıntılar kademe kademe öne çıkıyor ve otel konuğu, konaklama süresince mutluluk veren tesadüflere dayanan bir keşif deneyimi yaşıyor.

Silver Room adlı restoran da minimalist tarzda tasarlanmış ve butik otelin 66 odasının tasarım prensibi ile uyumlu. Tasarımın “içerik maddeleri” plastik, çelik ve ahşap. Hepsi ışık ve gölge ile tatlandırılmış. Bir şef aşçının ister ev yemeği olsun ister seçkin lezzetler olsun, müşterilerinin beklentilerine cevap verdiği gibi tasarımcılar da Silver Room restoranının ruhunu oluşturmak için malzeme ve uygulamalarında titiz davranmışlar. Plastik, bir yapı malzemesi olarak çok sık kullanılmaz. Ancak gün içinde en yoğun temas ettiğimiz malzemelerden biridir. Restoranda duvar ve tavan kaplamaları yangına dayanıklı, geri dönüşebilen plastikten oluşuyor. Mimarlar çevre dostu bir plastik malzeme karışımı geliştirdi ve bunu matlaştırarak daha heyecan verici görünmesini sağladılar. Plastik levhalar önden veya arkadan aydınlatıldıklarında farklı görüntü oluşturuyorlar. Restoran yol seviyesinde olduğu için güneş ışınları gün içinde belli saatlerde mekâna giriyor. Gündüz saatlerindeki doğal ışık ve geceleri suni ışık ile hem öğlen hem akşam yemeklerine eşlik eden iki farklı ortam yaratılıyor.

Işık ve gölgeler çelik ve plastiğin alışılmadık kombinasyonunu desteklemek için kullanılıyor. Çelik teller ile oluşturulmuş küçük ağaçlar, masif tik ağacından yapılmış bara monte edilmiş. Havada süzülüyorlarmış gibi görünüyorlar. Düzensiz yapıları, mekânın temiz geometrisine komik bir kontrast oluşturuyor. Restoran, gündüzleri ışık geçirgen kutu gibi aydınlık ve samimi bir görüntü veriyor. Hatta, plastik levhaların arkasındaki bazı elektronik ve mekanik yapı parçalarının silüetlerini de görmek mümkün. Karanlıkla birlikte mekânın içinde sağa sola saçılmış görüntüsü veren gölgeler özel bir sahneyi oluşturuyor. Malzeme ve yüzeylerin kombinasyonu var olmaya devam ediyor. Ancak, gündüz ve gecenin ışık ortamları tamamen farklı iki “lezzet” oluşturuyor. Hong Kong tam olarak İsveç’ten 8000 km mesafede. Bu tarz bir otel inşa etme konusunda yapı sahibinin nereden ilham aldığını bilemiyoruz. Diğer yandan, görevi üstlenen mimarlar yapı sahibinin hayallerini anlamış görünüyor.

Design Systems projelerinde ışık çok önemli bir rol oynuyor. Firmanın tasarımcıları projeleri için sıklıkla, özel armatür ve alışılmışın dışında aydınlatma çözümleri geliştiriyorlar.

Tuve Butik Oteli projesinde sadece LED aydınlatması kullanıldı. Peki ekip içinde bir aydınlatma tasarımcısı olsaydı ne olurdu? Muhtemelen büyük bir fark oluşacaktı. Eğer yaratıcı mimarlar çalışmalarında bir aydınlatma uzmanının deneyiminden, bilgi birikiminden faydalanmış olsalardı; profesyonel planlamalarının sonuçları çok daha ikna edici ve inandırıcı olabilirdi. Profesyonel aydınlatma tasarımcısının değeri hiçbir zaman yabana atılmamalı.

Projeye katılanlar:

Mimarlar: Design Systems
Proje ekibi: Wai Ming Lam, Wing Kin Kent Wong, Wai Fung Phoebe Chu, Xing Zhang, Kin Lung Kurt Chung, Huanhuan Fang

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir