Close

06/09/2016

Modern Zamanlar

Barcelo1Alaca karanlığı tarif eden “mavi saat” (blue hour) terimi yepyeni bir anlam kazanıyor…

Metin: Joachim Ritter
Fotoğraflar: Maurizio Marcato, Jürgen Eheim

İtalya tasarım, moda ve kültür ile özdeşleştirilir. Genelde bu alanlarda öncü ve yaratıcıdır. Ancak, bazen modern eğilimler ve geçmişin kökleri birbirini engelleyebilir. Peki İtalya’nın kültürüne bağlantılar kuran yeni modern tasarımını nerede görüyoruz? Ve bu soruda ışığın rolü nedir?

Bunun için önce modern otel sektörüne ve her ne kadar uluslararası mimarinin, projelerin buluşma noktası olsa da, Expo’nun çevresine bir bakalım. Expo alanının yakınında İspanyol bir otel grubuna ait olan Barceló Milan projesi yer alıyor. Proje İtalyan mimarların sorumluluğunda gerçekleştirildi. Çalışma modern mimari ve ışığın birlikte çalışabilir kombinasyonuna yönelik ilginç fikirler barındırıyor.

Barcelo2Yeni otelin tasarımında, bu tür bir otel (Birinci Sınıf) için tüm kıstaslar yeniden incelendi ve analiz edildi. Otelin reklam ve pazarlama stratejisi de bu incelemenin bir parçası oldu. Mimarlar, tüm eskimiş, modası geçmiş “iş oteli” tanımlarını geride bırakmayı ve her tür önceden hazırlanmış stereotip morfolojik tipoloji tanımlarının üzerinden geçmeyi hedeflediler. Tasarımın hedefi; etkileyici, hibrit bir tasarım ortamı sunan, şekil-malzemelerin yan yana veya birbiri ile karışık, aynı zamanda kültür, doğa ve büyük şehir havasının yepyeni bir bağlam içinde olabileceği bir yer yaratmaktı. Barceló Milan Oteli geleceğin otelleri konusunda yepyeni bir çıta oluşturuyor. Yapılabilirliğin üç boyutlu bir manifestosu. Bu hali ile Giorgio Armani, Karl Lagerfeld veya Allegra Versage otelde kendilerini çok rahat hissetmeyebilirler ancak belki tasarımı ilginç bulabilirler.

Barcelo3Diğer taraftan proje, ışık ile farklı bir şeylerin yapılabileceğini ve mekânlara değer katılabileceğini gösteriyor. Tüm alanlarda aynı başarı sağlanmamış olabilir fakat ilginç fikirler var ve bunların daha da geliştirilebileceğine hatta en üst seviyeye çıkartılabileceğine yönelik işaretler var. Bu modern fikirler, aydınlatma tasarımında yeni olanaklar ve teknolojiler ile çok iyi bir şekilde bağlantı kurabiliyor. Barceló Milan bunun en mükemmel örneği. Ancak riskleri ve olumsuzlukları da var.

Barcelo4Mimar Giancarlo Marzorati otel felsefesini şöyle tarif ediyor: Franz Kafka, Felice Bauer’e yazmış olduğu mektuplarında: “Dört açık duvarlı bir otel odasına girdiğimde, hele bir de kapılarını kapatabiliyorsam, yepyeni bir yaşamdaymış duygusuna kapılıyorum.” Misafirperverlik ve karşılama gelenekleri, rahatlatıcı duyguların işaretidir. Yabancılara karşı gösterilen bu tür samimiyet, bonkörlük; insanlığın başından beri ve bugüne kadar çoğu kültür tarafından benimsenmiş, kabul edilmiştir.

Barcelo5Barceló Milan Oteli’nin tasarımının arkasındaki felsefe her konuğun kendine ait bir hikâyesinin ve alışkanlıklarının olmasına dayanıyor. Konuğun farklı ihtiyaçlarını anlamak veya sadece hissetmek onları karşılamanın ilk temel adımı. Gezgini karşılar karşılamaz önce ona bir yatak ve kafasını sokacak bir yer veriliyor. Ancak, iş bununla bitmiyor. Ev sahibinin itibarı misafirperverliğinin tarzına, gösterdiği ilgi veya özene, yarattığı uygun ortam ya da rahat mekân tasarımına, farklı kullanıma uygun mekânların bulunup bulunmamasına (iş dünyasına yönelik toplantı odalarından dinlenme alanlarına ve spor mekânlarına kadar), kişisel hizmetlere ve tabii ki yeme-içmeye yönelik sunduklarına bağlı.

Barcelo10Hızla bir cazibe merkezine, fütüristik bir semte dönüşen eski bir sanayi-ticaret alanında ve stratejik olarak 2015 Expo alanının, ayrıca kent merkezine götüren ana yolun yakınında bulunduğu için Barceló Milan Oteli kent görüntüsü içinde kolayca görünebiliyor. Daire biçimli Solitar önündeki acil durum merdivenleri galvanizli çelikten yapılmış, alüminyum ve camdan oluşan bir konstrüksiyon ile çevrilmiş. Belirtilen malzemenin sağladığı yarı şeffaflık ve daire biçimli gökdelenin cam kaplaması sayesinde binanın iç aydınlatması dışarıdan rahatlıkla görülebiliyor. Geceleri otelin görüntüsü renk değiştiren LED sistemleri ile artırılıyor. Böylece yapının sürrealist, hayalci havası öne çıkıyor. Barceló Milan oteli sadece estetiği ve yapı tarzı açısından değil, sunduğu kullanım deneyimleri açısından da gerçek bir başyapıt. Her şey otel müşterisi ve onun hatırında kalacaklar için. Mekân, ışık, renk, uygulanan teknoloji olduğu kadar müşteri hizmeti, bakım, etkileşimi sağlayan ögeler, her şey otelin eşsizliğinin bir parçası. İç mekân, mimari içinde bir mimari olarak tasarlandı ve yüksek teknolojisinin yanında kullanım kolaylığı da sunuyor.

Barcelo6Lobi sadece karşılama ve dinlenme alanı olarak hizmet vermiyor. Burada konuklar dinlenecekleri, oyun oynayacakları, kitap okuyacakları bir restoran, bir bar ve bir kafe ile karşılaşıyor. Tüm o alanlar simbiyotik, akıcı ve etkileşimli bir şekilde birbiri ile bağlantılı. Zemin katında birçok fitomorf heykeller bulunuyor. Sütunlar, otelin resepsiyonu, bar tezgâhı ve ocak başı alanı parlak fıstık yeşili veya kırmızı renkli pürüzsüz dokulu bir malzemeden yapılmış. Luserna-Gneis’dan gelen zemin malzemesine kontrast oluşturuyor ve kesintisiz olarak alanın tamamını kaplıyor. Yine heykelleri andıran yeşil kumaş kaplı koltukların sırtlıkları orantısız bir yüksekliğe sahip. Bunlar giriş alanında dağınık bir düzende yerleştirilmişler ve rahatlama adacıkları oluşturuyorlar. Beyaz ve yeşil renkli, geleceğe ait görünümlü makro avizeler tavandan farklı boylarda sarkıyorlar. Avizeler lobide her gün gerçekleştirilen şovun sahnesine projektör olarak hizmet ediyorlar. Konuklar her ne kadar bir süre için sahne ışığında olmaktan keyif alsa da, bu şekilde oluşan ışık kamaşması, bulunulan veya oturulan yerin konumuna göre gayet rahatsız edici olabiliyor.

Bir merdiven veya panorama asansörlerinden ulaşılan birinci katta lobideki aynı akıcı dinamik daha yumuşak renk ve biçimlerle devam ediyor. Ancak burada daha sakin ve davetkâr bir ortam yaratılmış. Kahvaltı salonunda sonsuz bir huş ağacı ormanının görüntüsü taklit edilmiş. Sentetik malzemeden yapılmış bir kulisin içinde adeta doğa ezgileri. Duvar kâğıdı rahatlatıcı bir kaleydoskopa dönüşüyor. Parlak yeşil mobilyalar göze çarpıyor. Hareketli, geniş ve yüksek huş ağacı dallarından oluşan ayırıcı duvarlar zeminden tavana kadar uzanıyor.

Barcelo7.Tasarım konsepti görsel olarak konferans odalarında devam ediyor. Bu alanlar aynı zamanda sürekli değişen ihtiyaçları karşılayacak en son teknik ile donatılmış. Konferans bölgesinde, otelin tamamında kullanılan açık yeşil ve pastel mor renkleri hâkim. Zemin kaplaması lobi ve yan odalardaki zemin kaplaması ile aynı. Bu kaplamalar taş görüntüsü veriyor. Asma tavanın etrafı ışık ile donatılmış. Tavanda stalaktitleri andıran şekiller ve derinlikler yer alıyor. Teknik aydınlatma bu ögelerin içine monte edilmiş. İkinci katta bir Spa alanı yer alıyor. Organik şekilli mekân bilinçli olarak canlı renkler ve komik ögeler ile tasarlanmış. Büyük sarı deniz şakayıkları zeminden yukarı doğru yükseliyor, bazıları tavanda asılıyor ve şelalenin kaynağı olarak hizmet ediyor. Konuklar farklı büyüklüklerdeki havuzlardan baktıklarında; panorama penceresinden kenti seyredebiliyorlar.

Barcelo12Konukların kaldığı 16 katın koridorları, yumuşak ve karanlık olarak aydınlatılmış. Ergonomik ve işlevsel olarak tasarlanan otel odaları bu şekilde temiz kalıyor. Leylak renginde tutulmuş duvarlar mekândaki ahşap yüzeyler ve de dairesel biçimler ile kontrastlar oluşturuyor. Oda çekici ve açık bir görüntü veriyor. Banyo kısmı ise odanın tamamının ayrılmaz bir parçasına dönüşüyor.

Barcelo11Opak camdan yapılmış hafif bükümlü duvar ile çevrili duş, mekânın merkezini oluşturuyor. Lavabonun hemen üzerindeki dil biçimli ayna yatağın üzerindeki ana alanın içine kadar uzanıyor. Gardırop parlak yeşil bir totem gibi göze çarpıyor; beyaz yazı masası ve raflara bilinçli bir kontrast oluşturuyor. Televizyon, kasa, mini bar duvara monte edilmiş ve tüm bu malzemelerin ön kısımlarında aynalı bölümler bulunuyor. Bu şekilde yer çekimine direnen yansımalar oluşuyor. Işık, ayrıntılara büyük özen gösterilerek tasarlandı. İstenilen uyumu sağlamak için belli renk ısıları ve aydınlatma güçleri kullanılıyor. Otelin bir deneyim yarattığı kesin. Aynı zamanda aslında İtalya’nın tarihi ve öncü moda ile bilinen “yerleşik İtalyan tasarımına” yeni bir fikir getirme konusunda ciddi bir deneme. Aydınlatma, mekânlara merkezi bir önem getiriyor. Neredeyse soğuk olarak ifade edilebilecek şekillerin ve renklerin temel atmosferinden, insanın kendisini rahatça teslim edeceği bir mekân deneyimi geliştiriyor.

Projeye katılanlar:

Yapı sahibi: Barceló Hotels & Resorts
Mimar: Giancarlo Marzorati
İç mimari ve aydınlatma konsepti: Simone Micheli
Proje koordinasyonu, Uygulama, Sanat Yönetimi: Enrico Favero

Uygulanan ürünler: iGuzzini

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir