Close

17/03/2017

“LED ışıklar uykumu mahvediyor”

Dünyanın her yerinde şehirlerde ve kasabalarda gecenin rengi artık değişiyor. Geleneksel sarı, sodyum sokak lambaları sürekli bir şekilde beyaz LED lambalarla değiştiriliyor. Yeni lambalar daha az enerji kullanıyor, karbon yayılımını kesiyor ve tasarruf sağlıyor. Ancak yine de bu konuda herkes aynı şekilde memnun değil.

“Yapraklar ağaçlardan döküldüğünde, tam uykuya dalacakken, yan tarafa döndüğümde ışık gözlerime giriyor.” Tıpkı birçoğumuz gibi Karen Snyder da hiçbir zaman sokak lambalarına fazla dikkat etmemiş, günlük hayatında onlara pek de önem vermemişti. Ancak şehir konseyi geçen yıl, Washington DC’de sessiz bir köşede yer alan evinin dışındaki sokak lambalarını LED’ler ile değiştirmeye başladığında onun için de her şey değişmeye başladı. Ayrıca yatak odasında ışığın rahatsızlık verici bir şekilde parıldamasına ek olarak 63 yaşındaki öğretmenin misafir odası da yoğun, ay ışığına benzer bir ışıkla dolmuştu.

Snyder: “Sanki bir ışın içeriye giriyor gibi, mavi bir ışın. Tam direkt olarak kanepenin üzerine. Eğer oturuyorsanız, ay evin tepesinde durur ve ayın muhteşem hissini tadarsınız. Bu ise tam gözünüzde parıldıyor ve bu yüzden aydan çok daha farklı bir durum. Ay ışığı bu kadar alçaktan pencerelerin içinden eve girmez.” diye konuşuyor.

Karen Snyder’in arkadaşı Delores Bushong da uykusunun LED’ler tarafından bölündüğünü söylüyor. Onun korkusu ise evinin hemen dışarısında değiştirilen lambaların, karanlık olduğunda özellikle yaz akşamlarında hamakta rahatlayabildiği, stres attığı arka verandasındaki atmosferi tamamen mahvetmeleri ihtimali. Bushong: “Birinin yüzüne sürekli olarak ışığı tutmak bir çeşit işkence gibi. Ben sonsuza kadar böyle bir işkenceye maruz mu kalacağım? Bu çok saçma. Çünkü artık yeni teknolojiye sahibiz ve böylelikle rahatsız olmadan yine de tasarruf edebilirsiniz.”

Bushong, kent yetkililerinin onun endişelerini ciddiye alması için kendini ışık yoğunluğu ve renk dereceleriyle ilgili oldukça bilgili hale getirdi. Nihai isteği ise kendi evinin çevresinde 4.000K renk sıcaklığında lambalar olması. Çünkü böylelikle Bushong, hem görünüş hem de insana hissettirdikleri açısından eski yüksek basınçlı sodyum lambalara benzer bir atmosfer elde edebilecek.

Şehir yetkilileri ise kampanya grubunun bu çeşit endişelerini dinledikleri konusunda ısrarcı ancak LED’lerin dönüşümü konusunda geri adım atmıyorlar.

Washington DC, Kamu Özel Sektör Ortaklığı Ofisi Yöneticisi Seth Miller Gabriel’in konu hakkındaki açıklamaları şöyle: “Şehirlerin var olan lambaları neden LED’lerle değiştirdiklerine dair birçok neden var. Bunlardan bir tanesi fiyat. Bu lambalar neredeyse %50 daha fazla ömre sahip. Böylelikle elektrikten tasarruf edebileceğiz, dolayısıyla bakım masraflarında da. Sonuç olarak da daha iyi bir aydınlatma çözümüne ulaşacağız. Ayrıca çevresel faydaları da var. Örneğin Columbia bölgesinde 71.000 sokak lambasını LED’lerle değiştirdiğimizde yılda 13.600 ton kömür tasarrufu da yapmış olacağız.”

Miller Gabriel ise birçok şehir sakininin hiçbir zaman düzgün bir şekilde aydınlatılmayan mahallelerde dolanarak suçun gölgelerde kol gezmesine izin verdiklerini söylüyor. Gabriel, her sokak lambasının LED olduğu bir dünya düşlüyor. Kaldı ki LED’lerin önlenemez yayılımı ile bunu görmeye yetecek kadar uzun yaşayabilir.

Şu ana kadar Amerika’nın sokak lambalarının %10’u LED’lerle değiştirildi. Ancak Enerji Departmanı, eğer gelecek 20 yıl içinde tüm ülkede aydınlatma LED’lerle değiştirilirse, bu süre içinde 12 milyar dolarlık bir tasarruf elde edilebilir.
Avrupa ve Asya Pasifik bölgesindeki şehirler de LED değişimine girmiş durumdalar. Çin’de merkezi planlama ajansı dönüşüm programının tam ortasında. Program tamamlandığında yıllık 48 milyon ton karbon yayılımının kesilmesi öngörülüyor.

Bu tarz istatistiklere rağmen LED’lere karşı çıkan bazı kampanya katılımcıları bilimsel verilerle birlikte gerçekten ellerinde güçlü bir dava olduğu konusunda ısrarcılar. Onlar özellikle Amerikan Tıp Topluluğu’nun (AMA) son raporuna işaret ediyorlar. Bu raporun sonuçları insanları, yüksek-yoğunluğa sahip ilk nesil LED’lerin mavi ışık yaymasına karşı uyarıda bulunuyor. Bu ışık kaynakları dünyada New York dahil birçok şehirde kullanılıyor ve sirkadiyen ritim, uyku kalitesi bozuklukları ve obeziteye kadar giden negatif etkileri olabiliyor.

Fotoğraf: Alamy/ Edward Hoopers’ın zamanlarında LED aydınlatma yoktu

AMA raporu aslında şehirleri düşük yoğunluğa sahip LED’ler kullanmaya davet ediyor. Bu tip ışık kaynakları göz alıcı parlaklığa sahip değiller. Ayrıca rapor yüksek yoğunluğa sahip LED kaynakların doğal yaşam üzerindeki olumsuz etkileri konusunda da uyarıda bulunuyor.

LED’lerin yükselişi

  • Işık yayan diyotlar ya da LED’ler: 1960’larda ilk önce cep hesap makinelerinde ve dijital saatlerde ortaya çıktılar.
  • Şu anda ise beyaz LED’ler araba farlarından kamera flaşlarına ve ev aydınlatmasına kadar her yerde kullanılıyorlar.
  • İlk LED sokak aydınlatması, rengi anlatmak için kullanılan sıcaklık tablosunda 4.000K ya da daha yüksek bir sıcaklıkta derecelendirildi.
  • En son çıkan LED’ler düşük Kelvin derecesine sahipler ve daha yumuşak, amber rengi bir ışık üretiyorlar. Bu lambalar çok daha az negatif etki potansiyelindeki mavi ışığa sahipler.
  • Üreticiler geleneksel sarı sodyum lambalarına oranla bu lambaların %50 daha çok enerji-verimliliğine sahip olduğunu iddia ediyor. Ayrıca iki-beş yıl yerine 20 yıla varan ömürleri olduğunu da söylüyorlar.

Seth Miller Gabriel, AMA raporunun orijinal araştırmayı içermediğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Bu ışıklarla ilgili gerçekten neler olduğuna dair daha somut kanıtlar görmeyi gerçekten istiyoruz. Eğer problem, belli seviyedeki ışık yoğunluklarından kaynaklanıyorsa bunu bilmek isteriz. AMA raporu gerçekten bize somut bir veri vermedi ve bizim büyük ölçekli bir satın almanın temelini oluşturmaya ihtiyacımız var.”

Gabriel, Washington’ın LED dönüşümünde bir sonraki aşama için gerçekleşen ihale sürecini denetliyor ve çok daha duyarlı bir şekilde bu dönüşümün yapılacağının sözünü veriyor. Örneğin daha düşük Kelvin dereceleri, daha iyi ışık koruması, uzaktan kumandalar gibi detayları önemsiyor. Böylelikle belli mahallelerin, bölgelerin ihtiyaçlarına göre ışıklar kısılabilir ya da gün içinde farklı zamanlarda yoğunlukları azaltılabilir.

Gabriel: “Dürüst olalım, insanlar değişim için yaratılmamışlar. Yani eve geldiklerinde farklı bir ışık görmeye de alışık değiller. Daha iyi bir aydınlatma olsa dahi, mutlaka bir tepki olacaktır. Allahım, bu farklı bir ışık, ne oldu? gibi tepkiler vermeleri doğal.”

Fotoğraf: Getty Images

Bu arada LED ışıklara karşı yapılan aynı argümanın 1970’lerin başında sarı sodyum lambalarla yapılan dönüşümün olduğu zamanlarda yapıldığı da doğru.
Yüksek basınçlı sodyum lambalar civa buharlı lambalardan daha az enerji harcıyor. Ancak bazı kampanyacılar, bunların “antiseptik oranj” parlaklığının çok parlak olduğunu ve genç ağaçların büyümesine zarar vereceğini, ayrıca gece gökyüzünde yıldızların görünümünü engelleyeceklerini de söylüyorlar.

Işık kirliliği argümanı LED’lere karşı her zaman kullanıldı. Oysa bazı bilim adamları, eğer doğru bir şekilde yönlendirilirlerse, bu ışıkların yıldızların görünürlüğünü dramatik bir şekilde artıracağını da açıklıyorlar.
Ancak bazı insanlar için münazara artık Kelvin derecelendirmeleri konusundaki tartışmanın ötesine gidiyor. Konu ışık kirliliği, karbon emisyonu ve şehir sakinlerinin yaşam kalitesine kadar dokunuyor.

Güney Brooklyn mahallesindeki LED dönüşümüne karşı duran kişilerden biri olan Yazar Lionel Shriver bu konu hakkında fikirlerini şöyle dile getiriyor: “Aydınlatma doğruysa dünyadaki estetik keyfe dair; huzur ve dalıp gidiverme gibi güzel hisler yaşarsınız. Ben LED’lerin gelişine karşı durabilecek bir kişi olduğuma inanmıyorum. Ekonomik anlamda tasarruf mevzusu gerçekten olumlu bir tarafı. Üstelik bu aydınlatmalar için sadece “güzel değiller” dersek bu olanların hiçbirini durduramayız. Gerçek olan şu ki LED teknolojisi o kadar ileri düzeyde gelişiyor ki ekonomi ve çevresel estetik arasında keskin bir seçim yapmak durumunda değiliz. Her ikisine de sahip olabiliriz. Bazı şehirlerde, özellikle New York’ta, ki benim de en aşina olduğum durum bu, bir çeşit yaygın kentsel vandalizm yaşanıyor…”

Haber: Brian Wheeler
Haber kaynağı: http://www.bbc.com/news/magazine-38526254

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir