Konsept: Asmak
Ürkütücü bir görüntü ancak bu kadar güzel olabilir-İstanbul’da Denim AR&GE Merkezi
Metin: Joachim Ritter
Fotoğraflar: Şafak Emrence
Mimari, ürün ve felsefe ile iç içe geçtiğinde tasarımın “kurumsal kimlik” felsefesinden bahsedebiliriz. Bu yeni bir şey değil. Eskiden beri mimari, sahibinin veya kullanıcının bir pazarlama ögesiydi. Kitle medya araçları ile bu değişti. En azından çoğu kişi buna inanıyor ve interneti iletişim aracı olarak kullanıyor. Gerçek ise başarılı, nitelikli ürün sunanların, pazarlama faaliyetlerinin bir parçası olarak mimari konseptlerden vazgeçmemeleri. Yeni çağda bu aynı zamanda bir ortam ve ışık konusu.
Peki moda dünyasında Araştırma ve Geliştirme’den (AR&GE) bahsetmek ne anlama gelir? Pantolon pantolondur ve teknik, tekniktir. Önemli olan kaliteli bir ürünün sadece iyi görünmesi değil, iyi bir üretimden çıkmış olmasıdır. Ancak o alanda da üzerinde çalışılması gereken birçok unsur vardır. Bunun için bir AR&GE Merkezi kurulur.
Denim olarak adlandırılan, kumaştan yapılan bir ürünü nitelikli tasarım ürünü olarak pazarlamak artık çoğu kişi için normal karşılanıyor. Fakat jean (kot) pantolonlar ilk yapıldıklarında; işçi kıyafeti olarak, ağaç kesenlere, madenlerde çalışanlara, kovboylara yönelik bir ürün grubu olarak tasarlandı. Günümüz modası ise öyle ileri gitti ki, yıpranmış ve delikli kotlar iyi bir zevkin göstergesi olabiliyor. Eskiden kusur olarak görülen, bugün beğeniliyor. Bunun adı pazarlama (marketing). İsviçre peynirindeki delikler bile bir katma değer faktörüne dönüşüyor. Ürün kalitesi sadece tasarım ile ikna etmeyebilir. Bugün toplumumuzun yaşadığı tarzın bir felsefesi. Bu felsefeyi bir çalışma alanına entegre edip aynı zamanda işlevsel olmasını sağlamak ise zorlu bir görev. Hem bir AR&GE departmanında çalışıp hem de duvarlarında değersiz görüntülü asılı kot pantolonların bulunması çok özel bir durum. İşte, İstanbul’daki Denim projesinde tam da böyle bir ortam var.
Gri, ürkütücü derecede hastalıklı görünen duvarların hemen önünde asılı mavi kotlar mimari tarzı tanımlamak üzere gereken kontrastı oluşturuyor. Bu duyguyu öne çıkarmak, güçlendirmek ve sahnesel niteliğine değer katmak ışık tasarımı açısından büyük bir lezzet oldu.
Mekân difüz aydınlatıldığında gri bir duvar etki edemez. Bu nedenle, ürkütücü bir görüntüyü eşsiz bir görüntüye dönüştürmek ve görsel heyecan yaratmak için arkadan aydınlatma uygulandı. Kusurlu bir kotu, tasarım konseptine dönüştürüyormuş gibi…
Tasarımın başarısı malzeme, renkler ve ışığın kombinasyonunda ortaya çıktı. Üstüne üstlük büyük bir etki yaratmak için karmaşık fikirler, planlama ve uygulama gerekmedi. Tasarım öyle güzel ki çok az araç ve çok basit çözümler ile ortaya çıktı. En azından öyle görünüyor. Ancak, başarıyı asıl getiren kontrast konsepti.
Mekân bir tekstil firmasının merkezinde AR&GE atölyesi olarak tasarlandı. Tasarım konsepti, mekânı kullananlar (AR&GE personeli) ve ürün, aksesuar-malzeme arasındaki fiziksel ilişkiye dayanıyor. Çalışanlar, oturmak, yürümek, çalışmak ve moda malzemelerini karşılaştırmak gibi işlemler yaparken mekânın AR&GE departmanı olarak yetersiz kaldığını görmüşlerdi. O halde, hareketliliği esnek çalışma şeklinde ve de mekânın tamamına erişilir halde kılacak bir yer tasarlanmalıydı. Masaları peş peşe sıralamak yine erişimi ve mekânın kullanılabilirliğini kısıtlayacaktı. Yaratıcı çalışma atmosferine imkân verecek bir platform olmalıydı.
Yapılacak işlemlerin alanlarını önceden belirlemek yerine artık çalışanlar odanın tamamında hareket edebiliyor. Kendi başlarına veya diğer çalışanlar ile birlikte kot kumaşlarını, diğer kumaş ve aksesuarları farklı mesafelerden izleyebiliyorlar. Tasarımın hedeflerinden biri de kullanıcıların hem birbirleriyle hem de oda ile etkileşimini artırmak ve gerektiğinde değiştirmek. Bu amaçla farklı zemin seviyeleri oluşturuldu. Zemindeki bu platformların kıvrımlı şekilleri akıcı, esnek hareketlerin konseptini destekliyor. Tasarımı gerçekleştirmek için mimarlar tarafından seçilen küçük malzeme paleti bilinçli olarak “sade ve basit” tutuldu. Aynı durum aydınlatma çözümü için de geçerli: Birkaç, neredeyse görünmeyen, dikey gün ışığı aralıklarının dışında suni aydınlatma iki öge ile sınırlandırıldı. Kıyafetlerin asıldığı askılara LED armatürler yerleştirildi. Düz flüoresanlar ile donatılmış sarkıtlar uygulandı, bunlar tavan nişlerine sıra halinde monte edildi.
Ürkütücü bir görüntünün nasıl tasarıma dönüştüğünü görmek muhteşem. Doğru sahneleştirildiğinde her şeyin mümkün olduğunu bu projede görüyoruz.
Projeye katılanlar:
Yapı sahibi: Bulur Textile
Mimari ve tasarım: Zemberek Design-Başak Emrence, Şafak Emrence, Ece Ilgın Avcı; www.zemberek.org