İyi Aydınlatma: Işığı bir sinematografın gözünden görmek…
Bir fotoğrafçı olarak hemen hemen yaptığım her şey şu “meydan okumaya” gelir: Işığı bir sinematograf olarak görmek setin içinde olur. Bu konu geçenlerde arkadaşım ve aynı zamanda meslektaşım olan biriyle yaptığım konuşmada bana hatırlatıldı. Kaldı ki ben de tam da bu konuda yani “aydınlatma oyununda” bir adım daha ileri gitmek isteyen birine “Nasıl en iyi tavsiyeyi veririm?” diye düşünüyordum. Bu yüzden film okulu zamanında benim kendi aydınlatma günlüklerimden birini şimdi sizlerle paylaşıyorum. Bu benim açımdan, konu aydınlatma olunca, birkaç öfke ve karmaşa sömestrinden sonra, “Aha! İşte bu!” anlarımdan biri gibiydi…
(Bunun mükemmel olmadığını biliyorum. Şu anda bu ödevi çok daha farklı görürdüm ama yine de egzersiz yapmak için iyi bir örnek olduğu düşünüyorum.)
Bir fotoğraf öğrencisi olarak yıllarca sadece doğal ışık çektim. Daha sonra film okuluna geçiş yaptım ve sanki hiçbir şey bilmiyorum gibi görünüyordu. Aydınlatma I, Aydınlatma II, İleri Seviye Aydınlatma vs… Dersler ardı ardına geliyordu ama ben hala anlamıyordum.
Kulağa tuhaf gelse de ışığı göremiyordum. Doğal atmosferde ya da bir filmi izlerken ışık kaynaklarını tanımlayamıyor ya da özelliklerini anlatamıyordum. Ve sonra bu ödev karşıma çıktı ki bunları aynen yapmalıydım.
Yönetim. Renk. Kalite. Yoğunluk
Uzun metraj filmlerden tanıtım fotoğrafları toplamak görevimizdi ve daha sonra her bir aydınlatma kaynağını, ilettikleri mod ve tonla birlikte açıklayacaktık.
Şöyle bir düşünün, bir filmdeki her sahnede aydınlatma aslında ne kadar çok bilgi veriyor: Nereye bakılacağı, kimin önemli olduğu, karakterlerin iyi mi kötü mü olduğu, yılın hangi zamanında olup olmadığımız, gün içindeki zamanımız, bu filmin bir komedi olup olmadığı, geçmişte mi gelecekte mi geçtiği, o karakterin güvenilir olup olmadığı… Liste daha uzayıp gidiyor…
Bir fotoğrafçı olarak ışığınız bir şeyle iletişim kurar, öyleyse neden onun dilini öğrenmiyor ve ışığın karakteristiklerini tanımlamaya başlamıyorsunuz? Daha fazla uzatmadan işte aydınlatma günlüklerimden bazı notları sizlerle paylaşıyorum:
Münih
Bu yüksek kontrast bir sahne ve karakterlerin ifadelerini ayırmaya yarıyor. Daha önceki sahnelerde karakterin yüzünün altında, barın yüzeyinden gelen yumuşak beyaz ışığı görebiliyoruz. Alttan gelen aydınlatma genellikle birinin daha kötücül görünmesini sağlar ki bu sahnede de biraz öyle. Bu karakter adeta kuzu postu giymiş bir kurt denilebilir. O albenili bir suikastçi. Bu karakterde kullanılan ışık alttan geliyor ancak yumuşak ve genellikle sıcak bir ışık. Yani tehlikeli olsa da ona ait başka özellikler bizi ona karşı önlem almaktan alıkoyabilir. Hırkasındaki sıcak kırmızı, şehvet ve tutku gibi duyguları uyandırırken aslında aynı zamanda bir uyarı olarak da hizmet ediyor.
Bu ana ışık. Diğer sahnelerden görebiliyoruz ki yaygın, yumuşak olan beyaz ışık, aktristin başının altına barın yüzeyinden geliyor..
Saç ışığı, saat 10:00 pozisyonunda ve bu ışık sıcak ama ana ışıktan biraz daha güçlü.
Bu görünmeyene dair bir çeşit tanımlama. Daha önceki sahnelerde her masanın merkezinde küçük bir ışık görebiliyoruz, bu ışıkların odadaki tüm seviyeleri yukarı kaldırma etkisi var.
Amadeus
Bana göre ana ışığın en büyük etkisi buradaki karakterin bi-polar doğasını güçlendirmeye adeta hizmet ediyor. “Antonio Salien” Mozart’ın müzik dehasına oldukça hayran ancak buna rağmen sıklıkla onu sabotaj etmenin yollarını arıyor. O aynı zamanda delicesine Mozart’ı kıskanıyor ve hatta ölmesini istiyor. Burada o yüzden onun yüzünün ikiye ayrıldığını, aydınlık-karanlık ya da iyi-kötü olarak, görüyoruz. Dışarısı karlı, soğuk ve griyken içerideki ışık ise sıcak ve yumuşak.
1) Ana ışık, bu sıcak ve yumuşak bir aydınlatma, kameranın sol tarafından geliyor ve hafif bir şekilde elimine ediliyor. Gölgeler yaratma ve karakterin yaşlanmış yüzündeki çizgileri tanımlamada etkili.
2) Burada, kamera lenslerinin geniş açılışı ile, sokak lambalarının görsel kalitesini görüyoruz. Bunlar net değil ve mum ışığına benzer hafif bir titreşme var.
3) Odada başka bir sıcak ışık kaynağının olduğunu varsayıyorum, tavandan veya duvardan sıçrayarak tüm seviyeleri yukarı taşıyan…
The English Patient
Burada biz neredeyse çölün sıcaklığını hissediyoruz. Öğleden sonraki gün ışığını yansıtan tüm yüzeyler tek renkli (monokromatik) ve çölde bulunan renklerle örtüşen doğrulukta. Tüm bu aydınlatma Helen Scott Thomas’ın cilt tonları açısından oldukça gurur verici ve gerçekten “güzel aydınlatma” olarak tanımlanabilir. Özellikle bir önceki sahnenin aksine- ki o sahne neredeyse karanlık ve gölgelerle dolu- Helen’ın karakteri tam kelime anlamıyla adeta bir “ışık”. Karakter tamamen beyaz giymiş durumda ve gerçek anlamda “parıldıyor”. Odaya girdiğinde şüphe götürmez bir şekilde “umudu” sembolik olarak temsil ediyor
Ana ışık olan doğal ışık direkt güneş ışığından geliyor. Bu da “altın saate” yaklaşıyor ama muhtemelen öğleden sonraya daha yakın. Karakterin yüzündeki vurgulamalar neredeyse patlıyor, bu yüzden ışık direkt güneş ışığı gibi görünüyor.
Burada, “ışıldamayı” artırmak için yansıtıcı kullanılmış gibi gözüküyor. Ancak daha geniş bir çekim ile yapılıyor. Kamera oldukça uzak ki bu da ışığın modifikasyon olmadan tamamen doğal ışık olduğunu gösteriyor. Bu yakın plan için yansıtıcı hafifçe kameranın yanında ve alt taraftan kullanılmış olabilir.
A Single Man
Ana karakterin performansından etkilenmeden aydınlatma konusunda objektif olmak zor. Buradaki aydınlatma bize sabahın erken saatleri olduğunu söylüyor; soğuk mavi tonlar ve ışığın yatay açısı bu konuda bir çıkarımda bulunmamızı sağlıyor. Burada kullanılan aydınlatma sahnenin amacını destekler nitelikte; ben bunu “sakinlik” olarak tanımlardım.
Kameranın sağından gelen ana ışık, bize sabahın erken saatlerini serin, yumuşak ışığı ile söylüyor. Ve önceki pekiştirme sahnelerinde, kullanılan tek aydınlatma kaynağı bu ışık gibi görünüyor. Bu ışığa dair kanıt ise her iki aktörün gözlerindeki yansımada var.
Münih
Filmi görmemiş olsaydım bile, bunun bir “eve geliş” sahnesi olduğunu söylerdim. “Abner” gerçekten ev değil, ancak o baba gibi duran karakteriyle bir çocuğun kendisini onun oğlu gibi hissedebileceği bir profil çiziyor. Işık çok sıcak ve yumuşak. Bu sahne güvenlik ve rahatlık duygularını uyandırıyor. Bana göre buradaki aydınlatma bizi hemen rahatlama noktasına getiriyor; neredeyse rüya gibi bir atmosfer var ve nostaljik duyguları da harekete geçiriyor.
1) Ana ışık: Sıcak, yumuşak, ve yayılarak gelen güzel bir ışık. Biz Abner’ın gözünde küçük bir yansıma (catchlight) zaten görüyoruz ki bu kullanılan ışık kaynağı gibi gözüküyor.
2) Bu sahne belki doğal, akşamüstüne yakın bir ışık ya da HMI ile artırılmış gece ışığı olabilir. Kullanılan ışık odayı doldurmaya ve aynı zamanda ana karakterimizin saç ışığı olarak da kullanılmak üzere hizmet ediyor. Bu aynı zamanda oldukça sıcak ve güçlü bir ışık.
3) Burada ışık yukarıdan geliyor gibi görünüyor ki karşıt karakterin kafasına şekil veriyor ve alışılmışın dışında bir saç ışığı olarak kullanılıyor. Bu ışık sıcak ve bir şekilde güçlü.
A.I.
Mavi Peri, sahnedeki her şeyden daha fazla meleksi görünüyor. Tonlar soğuk ama rahatlatıcı ve oldukça huzur verici. Bu sahnenin bir sonraki sahne ile güçlü benzerlikleri var, her ikisi de bir çeşit ruhani ve dinsel deneyim iletiyor. Ayrıca karakterlerin her ikisi de burada, mavi perinin yüzündeki ince ana ışığın sıra dışı kullanımı ile, silüet şeklinde, neredeyse eşit önem ve anlam taşıyor.
- Arka ışık/Saç ışığı: Mavi peri için kullanılan bu ışık saat 10:00 ya da 11:00 pozisyonunda yani bu ışık perinin kafasının üzerini sadece birazcık sarıyor. Oldukça soğuk ama bir şekilde yumuşak bir ışık.
- Haley Jole Osmond için kullanılan arka ışık (kamera ile ilişkisinde) onun figürüne şekil veriyor ve arka plandan ön plana çıkmasını sağlıyor. Ellerinden gelen yansımaya bağlı olarak, burada ışığın düşük (ve aşağıdan) olduğunu, göğsünün orta kısmına doğru açılandırıldığını söylerdim.
- Soğuk, yumuşak, mavi pencere ışığı, kameraya doğru yönlendirilmiş.
A.I.
Bu da her şeyin tamamen direkt olarak karakter üzerinde vurgulandığı başka bir sahne. Ve Haley Jole Osmond’un çevresindeki bu güçlü çerçeve ışığı bir “hale” gibi görünüyor. Postürü yukarı doğru dursa da bu sahnenin kendisinde yükselme hissi var. Neredeyse ruhani ve dinsel bir deneyim sahnede yerini alıyor.
1) Ana ışık: Karakterin kafasından geliyor ve 180 derecelik bir açıyla hafifçe öne doğru gidiyor; oldukça sıcak, yaygın yumuşak bir ışık. Her iki gözdeki yansıyan ışığa bakılırsa, 4x çerçeve ile çekilmiş bir sahne gibi görülüyor.
2) Arka ışık, aktörün etrafında güzel bir hat sağlıyor. Işık hafifçe aşağıdan geliyor gibi görünüyor. Bu oldukça güçlü, gün ışığı renginde bir ışık.
American Beauty
Burada yağmurun hareketi ve dramatik arka ışık birden fazla önem yaratıyor ve bir şey olacağına dair ipucu veriyor. Etraf karanlık ve parlak arka ışık, tüm gözlerin karakter üzerinde olmasını destekliyor.
1 – 2) Bu ışıklar çapraz ana ışıklar, alttan geliyorlar; kabaca saat 04:00 veya 08:00 pozisyonundalar. Hafif bir şekilde karakterin arkasındalar ki bunu onun burnunun üzerinde ve etrafınfaki gölgelerden anlıyoruz. Bu “kaynaklar” karakterin arka ışığı ile aynı renk sıcaklığında gibi görünüyorlar. Işıklar hoş ve yumuşak, gerçekte yansıtıcıdan geldiklerini söylerdim.
3) Bu bizim arka ışığımız ki karaktere bir keskinlik veriyor ve yağmuru görmemize yardım ediyor. Saat 11:00 pozisyonunda, muhtemelen HMI olan güçlü gün ışığı sıcaklığında bir kaynak.
Les Misérables
Buradaki aydınlatma iyi ve kötünün resmini siyah-beyaz kullanımıyla çizmeyi amaçlıyor gibi görünüyor. Liam Neeson’ın sağ omuzunun üzerinde yumuşak beyaz bir parlaklık var. Bir sonraki çekimde (ki şu anda göremiyoruz) Jeffrey Rush’ın omuzunun üzerinde ve zift siyahı. Yönetmen, Liam’ın karakterinin tarafında olmamızı sağlamak istiyor gibi, özellikle onun dürüstlüğü ile ilgili olan diyalog işin içine girince bu anlam güçleniyor. Buradaki aydınlatma Liam’ın bir yerde aziz gibi görünmesini sağlıyor.
1) Ana ışık: Yaygın, yumuşak ve sarmalıyıcı; karakterin burnunun altındaki gölgeye dayanarak kabaca saat 10:00 pozisyonunda olduğu söylenebilir ve çoğunlukla yumuşak beyaz bir ışık. Bu ışığın kanıtını karakterin sağ gözündeki yansımadan da görebiliyoruz.
2) Motivasyonla birlikte kicker, dar parlaklık; belki de bir pencere ışığı. Bu ışık aynı zamanda oldukça doğal beyaz belki de hafifçe soğuk. Işık hafifçe yaygın kullanılmış da görünüyor ama ana ışık kadar yumuşak değil.
Les Misérables
Burada “Cosette”, rahibelerin yeminlerini gerçekleştirdiği bir Kathedral’de görülüyor. Genel olarak mod aydınlık ve karakterin dini düşüncelere dalmış havasını gösteriyor. Ve gerçekten, bu sahne seyircinin nefesini tutup dinlenmeleri için filmin başından beri ilk fırsatları. Başlangıcından itibaren film inanılmaz derecede duygusal ve yürek parçalayıcı bir anlatıda. Burada sahne iyi aydınlatılmış ve “Cozette” önde, merkezde, o belalı bir geçmişe sahip üvey babasının hayatı içindeki karanlık yerde bir çeşit “ışık” rolünü üstleniyor. Cozette babası için yaşamaya değer tek şey. Bu sahne zorlu geçmişten ayrılışa dair bir sinyal niteliğinde. Şimdi sahne II başlayabilir.
1) Bu ana ışık ve karakterin yüzündeki soğuk vurgulamalardan sorumlu. Ancak bana göre, karakterin yüzüne/boynuna sıcak ışıldamayı veren 45 derecelik bir açı ile gelen sıcak yumuşak bir ışık da olabilir.
2) Bu gece modunda çalışan pratik bir lamba, oldukça sıcak ve muhtemelen kısılmış. Bu kaynağın amacı arka planın içinde duvarı aydınlatmak aynı zamanda kicker için de motivasyon sağlamak.
3) Bu sıcak kicker, George’un kafasının yaklaşık 45 derece arkasında ve 45 derece üzerinde. Bu arka plandan ayrılma sağlarken aynı zamanda onun yüzüne şekil de veriyor.
A Single Man
Daha önceki geniş sahneden bu aydınlatma ayarlamasının ana karakteri izole etmek adına yapıldığını görebiliyoruz. Karakterimiz sevdiği birinin ölüm haberini aldığında ve gerçekten yalnız kaldığında da bu tez doğrulanıyor. Bu aydınlatma planı karakterimiz kötü haberler aldığında, içinde gürültü kopsa da, nasıl sakin ve kendinde kaldığını yansıtıyor. Bu sahne aynı zamanda, karakterimizin yağmurda koştuğu, devamındaki kaotik sahne için kurgulanmış.
1) Bu bizim ana ışığımız, kameranın solundan geliyor, oldukça sıcak ve yumuşak bir ışık. Karakterin yanındaki masa lambası motivasyonu ile kullanılmış.
2) Oldukça sıcak ve bir şekilde yumuşak saç-ışığı, ana karakterin üst ve arkasından 45 derecelik açı ile geliyor.
3) Ayrı, oldukça geniş, yumuşak, sıcak bir ışık karakterin arkasından geliyor gibi görünüyor. (Bunu da sandalyenin kollarındaki gölgeleri kanıt göstererek yorumluyoruz) Bu ışık sandalyeyi aydınlatıyor ve karakterin kapladığı alanın tümünü dolduruyor.
Yazı: Doug Jackson
Haber kaynağı: http://petapixel.com/2016/02/27/get-better-lighting-see-light-eyes-cinematographer/