Hollywood’un ışığı değişiyor: LED’ler LA ve NY Sokaklarında Yerini Aldı
Michael Mann, Collateral filmini çektikten sonra hikâyenin seti New York’tan Los Angeles’e taşındı. Bu karar LA’in, özellikle akşamları, eşsiz görsel varlığıyla ilgiliydi. Mann, filmin büyük çoğunluğunu HD olarak çekti. (2004) Bu formatın şehrin gece aydınlatmasını çok daha iyi yakalayacağını düşündü. Filmin baş rol oyuncusu “taksi” bile altından geçen yapay aydınlatmalarla farklı parıldamalardan ötürü özel bir örtüye ihtiyaç duyuyordu. Collateral ve sayısız başka filmde görünen bu şehir, artık asla eskisi gibi olmayacak. LA, LED sokak lambalarıyla ilgili çok büyük bir değişim yaşıyor. New York şehri de bu değişikliklere çok uzakta gibi görünmüyor.
Collateral’in Fragmanı:
Hikâyenin çekimsel ayarlamalarındaki hesaplamalardan dolayı Mann filmi HD olarak çekmeyi tercih etti. Collateral’in tek bir gece vardiyasını aşacağı düşünüldüğünde, LA’in gece ile ilgili portresi ve görünümü filmi tamamlayacaktı. Şehrin 140.000 LED sokak aydınlatmasıyla birlikte dönüşümüyle; bu gece görünümü tamamen değişti.
LA LED’e dönüşüyor
Eğer çevreyi düşünerek konuşursak LED’e dönüşüm iyi bir şey- aslında bu bakış açısının içine retrofit imalar koymak kolay. Önceden LA’de çekilen gece sahneleri aynı zamanda bir çeşit tarihsel sanat eserini, tarihi bir dokümanı veya eski kentsel alt yapının bir parçasını da sergiliyordu.
Şehirler için LED aydınlatma ve avantajları hakkında Forbes dergisine birçok yazı yazan Justin Gerdes, yazılarından birinde şunları ifade ediyor: “18 Haziran’da Belediye Başkanı Antonio Villaraigosa projenin ilk aşamasının tamamlandığını duyurdu: LED armatürleri 141.089 sokak lambasına yerleştirildi. LED lambalarla dönüşümünden sonra Los Angeles şehrinde; yıllık olarak elektrik harcamalarında 7 milyon dolar, genel bakım masraflarından da 2.5 milyon dolar tasarruf yapılacağı tahmin ediliyor. Navigant Research bloğunda yazan Eric Woods’a göre bir şehrin elektrik faturalarında sokak aydınlatmaları faturaların %40’ını oluşturabilir. Yüksek basınçlı sodyum (HSP) armatürlerinin yerine takılan, Los Angeles’ta kullanılan, Cree’nin XSP ve LEDway, Hadco’nun RX, Leotek’in GC serilerini de içeren, LED armatürleri %63 daha az elektrik tüketiyor ve çok daha uzun süre dayanıyor.”
Ekolojik ve ekonomik faydaları şaşırtıcı olan LED’lere geçişin bir başka eşsiz etkisi daha var. Bu etki özellikle film yapımcıları için oldukça önemli. Ancak LA’nin ne kazandığını görmeden önce ne kaybettiğine birlikte bakalım. Ayrıca bu kaybın kamerada ne gibi bir değişikliğe yol açtığına da…
Yapay Işıklandırmayı “Gerçekçi” Yapan Nedir?
Tungsten olmayan yapay aydınlatma kaynaklarının ilginç noktası onlar genellikle devamlılığı olmayan ya da tamamlanmamış ışık tayfı çıkışı üretir. Bu da bu çıkışın altındaki belli renklerin görünüşünü etkileyebilir. Daha basit olarak söylemek gerekirse; başlarken oraya koymadığınız renkleri daha sonra öylece geriye koyamazsınız.
Solda: Akkor flamanlı lambaların yayılmış ışık tayfı kompakt flüoresan lambalara karşı. (Wikipedia kullanıcısı Timwether tarafından)
Renk Geri Verim İndeksi (CRI) lambaların devamlılığı olan bir ışık kaynağına yaklaşık olarak ideal yakınlığını ölçebilmek için kullanılan bir sistem. 100 en yüksek CRI değeridir ki, buna rağmen bazı yapay aydınlatma çeşitleri -geleneksel sokak lambalarının çoğu- negatif sayıların içinde yer alabilir. Film yapımcıları için CRI kısıtlı bir kullanışlılık kıstası çünkü “85” gibi bir rakam ışık tayfı çıkışı boyunca hangi noktaların zorlanabileceğini ya da kaç tane böyle nokta olduğunu söyleyemez. Diğer yandan, yüksek çözünürlükte ışık tayfı güç dağılımı grafiği size bir lambanın ışık tayfı hakkında ihtiyaç duyduğunuz her şeyi söyleyebilir. Ancak bilgiye kolaylıkla ulaşamayabilirsiniz.
Tungsten olmayan aydınlatma teknolojileri alarak onları film yapımcılarının istediği ve ihtiyaç duyduğu şekilde sergilemek basit, kolay veya ucuz değildir. HMI ve Kino Flo; armatürleriyle iyi bir iş yaptılar ve bu yüzden düşük fiyata çalışmıyorlar.
Işığın Geçmişi
Sokak aydınlatmaları için genel olarak kullanılan iki tane yapay aydınlatma çeşidi vardır: Sodyum buharlı ve cıva buharlı lambalar. Eğer geceleri aydınlanan bir yerde yaşadıysanız bunun sodyum buharlı lambalarla olduğunu anlarsınız. Eski dönem film yapım işinde elbette böyle önemli bir anahtar olmak büyüleyiciydi. Bunun yanında sodyum buharlı lambalar sokak aydınlatmalarında en genel kullanılan aydınlatma seçeneklerinden. Böyle bir ışıkla yakılan aydınlatma ayırt edilebilir turuncu parlaklığa sahip etkili, fonksiyonel ve verimlidir – ya da en azından 1933’te öyleydi. İlginç bir şekilde, düşük basınçlı lambalar gerçek anlamda ışığın monokrom tayfını gerçekleştirebiliyor. Görünüşe bakılırsa bunun özellikle gece sürüşlerinde yararlı etkileri bulunuyor. Ancak aşağıda ışık tayfının güç dağılımı için krokileştirilmesini görmek oldukça kötü:
Yüksek basınçlı sodyum lambalar tabloyla kıyaslandığında, bana göre hala tungsten lambalar ya da güneş ışığı gibi tüm vücut aydınlatma kaynaklarının yerini tutmuyorlar, daha az aptalca görünüyorlar. Onlar aynı zamanda film yapımcıları için genel olarak yeterliler. Diğer taraftan cıva-buharlı lambalar, sodyum buharlılara oranla daha iyi renk üretebiliyor. Ancak CRI’ları hala zayıf. Flüoresan lambalarla aynı kökenden geldikleri için genellikle mavi-yeşil hakimiyetinde “soğuk beyaz” ışık yayıyorlar.
Anlaşılır bir şekilde bu lambaların hiçbiri doğal cilt tonlarının tekrar üretimi açısından uygun değiller. Bu anlamda sodyum ve cıva buharlı lambalar çoğunlukla sokaklara, park noktalarına, endüstriyel bölgelere gönderildi. Bu bölgelere eşsiz ve yapay bir aydınlatma farklılığı kazandırıyorlar. En azından şimdiye kadar öyleydi.
Işığın Geleceği
Hem geçmiş hem de gelecekte hepimizi etkileyecek büyük resmi görebilmek için aşağıda yer alan öncesi ve sonrası görüntülerdeki inanılması zor düşüşe bir bakın: (Fotoğraf: Los Angeles Sokak Aydınlatmaları Bürosu)
Forbes’un makalesine göre yaşam alanlarında kullanılan LED armatürleri 2009’da $432 iken 2012’nin sonunda $245 olarak satıldı. Üstelik verimleri her watt’ta 42’den 81 lümene yükseldi. Genel olarak ömürleri 80,000’den 150,000 saate çıktı. Eğer ben kendi hesaplamamı doğru yapıyorsam lambalar durmadan yandığında bu tam 17 yıl ediyor.
Sodyumlu ya da cıva buharlı atalarına oranla bu LED lambalar ne kadar yükseltilirse yükseltilsinler yine de performansları kullanılan armatürlere bağlı gibi görünüyor. Tümüyle güncellenmiş ve özelikleri yükseltilmiş olsun ya da olmasın; özellikle renk yorumlaması anlamında, yukarıdaki kıyaslama kendini yeteri kadar anlatıyor. Elbette yeni görüntünün görsel olarak tercih edilebilirliği de subjektif bir durum.
Solda programın işleyişinin coğrafi olarak temsili bulunuyor. (LA Sokak Aydınlatmaları Bürosu)
Görsel açıdan oldukça açık ki Los Angeles’ta var olan sokak aydınlatmalarına maruz kalmak daha önce olduğundan çok daha farklı bir görsellik getirecektir. Ayrıca dijital kazançları bir yana, Collateral eğer bugün (ya da bu gece) filme alınıyor olsaydı film sahneleri oldukça ilginç olabilirdi.
Metin: Dave Kendricken
Haber Kaynağı:http://nofilmschool.com/2014/02/why-hollywood-will-never-look-the-same-again-on-film-leds-in-la-ny/