Metin: Joachim Ritter
Olimpiyatların, düşünülenden çok daha fazla, günümüze kadar uzanan gölgeleri var. Günümüzde olimpiyatların siyasi etki altında olduğu ve ticari amaçlı düzenlendiği düşünülüyor. Yarım yüzyıl önce düzenlenme amacı muhtemelen çok farklıydı. Ancak bugün bunu hatırlayan çok az kişi var. 1952 yılı ise olimpiyatları “uzun gölgeleri” ile olumlu yönde hatırlamak için iyi bir neden.
Genelde tarihi olaylarda ışık ile tasarlama ve sahneleştirme fikri kullanılır. Kimse tasarımın merkezine gölgeyi oturtmaya ve karanlığın gücünü bilinçli olarak kullanmaya cesaret etmez. Aslında ışık ve gölge birbirlerinin ayrılmaz parçalarıdır. O halde neden aşırı miktarda aydınlık ile bu iki parça birbirinden zorla ayrılmaya ve doğaları ellerinden alınmaya çalışılır? Tabii ki başka bir yol daha olabilir. Gölge güç paketine dönüşebilir.
Aydınlatma tasarımı ofisi WhiteNight Lighting’den işletme binasının yeni cephesi için bir ışık sanatı uygulaması tasarlaması istendi. Çalışma spor tesisinin tarihi ışık sanatı uygulamasına entegre edilecekti. WhiteNight Lighting yer konusunda detaylı bir analiz yaptı. İncelemeler, tesisin açılış saatleri süresince güneş ışığının çok uygun bir açı ile binanın cephesine giriş yaptığını gösterdi. Bu bilgiler doğrultusunda aydınlatma tasarımcıları gün ışığını tasarımlarının merkezine almaya karar verdiler.
Bina cephesindeki figürler 1952 yılındaki sporcuları temsil ediyor. Aydınlatma tasarımcıları o tarihlerde görevde olan iki fotoğrafçı ile görüşme yapma fırsatı da buldular.
Modern pentatlon, eskiden tamamen orduda uygulanan bir spor türüydü. Yaz Olimpiyatları’nda yer alan fotoğrafçılar ise aynı zamanda askerliklerini yapıyorlardı.
Bina cephesinin merkezinde iki figür yer alıyor. Köşedeki yüzücü daha büyük bir role sahip ve gün içinde ışıkla birlikte hareket eden bir gölgeye dönüşüyor, sanki bir yüzücü havuza atlıyormuş gibi görüntü veriyor. Pentatlonun diğer figürleri (koşucu, ok atıcı, atlı atlayıcı ve eskrimci) yan açıdan bakıldığında figürün görüntüsünün tamamını oluşturan 173 lamdan meydana geliyor. Güneş ışınları bina cephesine dik bir açıda geldiğinde lamlar gölgeler oluşturuyor. Güneşin konumuna göre gölgeler değişiyor. Kapalı havada bina cephesine önden bakıldığında figürler neredeyse görünmüyor. Gün içinde gölgeler çok daha fazla ve figürün kendisinden daha güçlü görünüyor. Bunun nedeni, lamların derinliği ve tabii ki ışığın düz giriş açısı. Figür böylece bir hafiflik kazanıyor ve önden şeffafmış gibi algılanıyor.
Mimarlar: Finnish Consulting Group Oy
Aydınlatma tasarımı: WhiteNight Lighting Oy
Elektronik planlama: FCG Finnish Consulting Group Oy
Metal işleri: Markku Juselius Oy