Close

18/01/2022

Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı, Karaköy – İstanbul

Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı yolcularını İstanbul Boğazı’nın ışıltısından İstanbul’un kalbine davet ediyor

Galataport İstanbul Projesi, kruvaziyer terminalini yer altına alarak operasyon kapasitesini artırmayı, yer üstü seviyesinde ise sunulan hizmetleri geliştirmeyi ve şehre entegre etmeyi planlayan önemli bir proje.

İç mimarisi Autoban tarafından tasarlanan, aydınlatma tasarımı ve danışmanlığı hizmetini Planlux‘un üstlendiği Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı, dünyadaki ilk yer altı yolcu terminali bu nedenle kendine has özellikleri var.

Liman, aynı anda üç geminin yanaşabildiği uzun bir rıhtıma ve günlük 15 bin yolcuyu ağırlayabilecek altyapı kapasitesine sahip. Limana demirleyen gemilerden inen yolcular, özel rampa alanlarından yeraltında kurgulanan terminale ulaşarak indi-bindi veya transit yolculukları için gerekli işlemleri tamamlayabiliyorlar.

Limanda gemi olmadığı zamanlarda gümrüklü alan ile güvenlik alanını ayıran özel kapak sistemiyle geçici gümrüklü bir alan yaratılarak sahil şeridi erişime açık kalmaya devam ediyor. Aynı kapak sistemi gemi yanaştığında sahil şeridi ile rıhtım bölgesini ayıran bir bariyer vazifesi görüyor.

Uluslararası terminaller, misafirleri ilk ağırlayan ve son yolcu eden mekanlardır. Bu mekanların temsil ettiği değerler ve verdikleri mesaj ise kritik öneme sahip. Tarihi Yarımada’yı seyrederek İstanbul’a giriş yapan yolcuların adım atacakları ilk mekan deneyimini kurgulamak son derece değerli. İstanbul’un en güzel yanı hiç kuşkusuz iki yakanın ortasından geçen İstanbul Boğazı’nın şehre kattığı pırıltı. Bu ferah alan sayesinde nefes alındığı hissedilir. Aynı huzur ve ferahlığı İstanbul’a gelirken de İstanbul’u terk ederken de hissetmektir amaç. Mekan modernize edilmiş olsa da hala İstanbul’un ta kendisidir. İstanbul’un yeraltı sarnıçlarından ilham alan mimari tasarım ile aktarılmak istenen hikaye çağdaş ve rafine bir dille anlatılıyor.

Terminaldeki çok sayıda kolon aynı zamanda yer üstü işlevlerini de taşımak zorunda. Bölgesel sarnıç yapısı, bu revakları yaratıcı bir şekilde mekanın doğal unsuruna dönüştüren iç tasarıma ilham veriyor. Bunu yaparken ustalıkla oluşturulan kıvrımlı formlar ve dokular yapay ışığın akıcılığını ve doğallığını destekliyor. Böylece ışık, mekanın genel karakterinin vazgeçilmez bir parçası haline geliyor.

Bu gibi hikayesi olan ve mekanlar arası geçişleri iyi çözülmüş projelerde, mekan yer altında olsa bile kullanıcılar kendilerini konumlandırma sıkıntısı çekmedikleri için güvende ve iyi hissederler. Mekanlardaki bu konfora; ölçekler, renkler ve dokuların yanı sıra onların aydınlatılış hedefleri de önemli katkı sağlayabiliyor. Bu süreçte aydınlatma tasarım ofisi de aydınlatma tasarımı ile ilgili sürdürülebilirlik, güvenlik ve kimlik kriterlerine yoğunlaşma fırsatı bulabiliyor. Her ne kadar kapsam alanlarının tamamı yer altında ve tasarımsal açıdan benzer gibi görünse de ana mahallerin kendi alanlarında içerden (biletleme, pasaport alanları) ve dışardan (araç dolaşım, otobüs durakları, indir-bindir alanları, yüzey katına çıkışlar) tüm çevresel görüntüleri açısından değerlendirilmesi gerekiyor. Bu yönü ile proje çok ilgi çekici. 

Mekansal hikayeler arasındaki şeffaf geçişlere ışıkla süreklilik sağlamayı hedefleyerek, iç mimarinin sağlıklı uygulanabilmesi için gerekli detaylı çözümler konusunda titiz, kapsamlı ve toplu çalışmalar gerçekleştirildi.

Işığın oluşturduğu atmosfer, operasyonel gereksinimler kadar önemli; gün ışığının olmaması, bakım için çok önemli bir ergonomik parametreydi. Tavan bölümleri, yön duygusunu güçlendirmek için grazerlerin de desteğiyle birçok noktada doğal ışık açıklıklarına atıfta bulunuyor. Değişen seviye ve kütlelere eşlik eden aydınlatma sistemleri, ana alanları birbirine bağlayan ve nispeten daha hızlı misafir trafiğine sahip geçiş mekanlarında yönlendirme ve akışı destekliyor.

Ayrıca, DALI tabanlı aydınlatma kontrol sistemi yardımıyla günün farklı saatlerinde doğal ışık değişimleriyle en yakın ilişkiyi kurmak için ışık yoğunluğunu ve bölgeler arasındaki dengeyi ayarlamak mümkün. Bu süreçte görsel ve fonksiyonel konfordan ödün vermeden enerji verimliliği hedeflerine ulaşılabildi. Projenin LEED Platinum Sertifikası almaya hak kazanmış olması da önemli. 


Dünyanın ilk yer altı kruvaziyer limanı olma özelliğiyle öne çıkan Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı kendi içinde koşul ve amaçları teknik sınırlarla tanımlanmış birçok operasyonel alanın bir araya gelmesinden oluşuyor ve doğal ışık almıyor. Dolayısıyla diğer birçok konu gibi aydınlatma tasarımı açısından da zorlayıcı bir kütleye sahip.

Liman; sağlıklı proje yönetimi, ustalıklı iç mimari yaklaşımlar, üst düzey mühendislik ekiplerinin iş birliği ve uzman yüklenici kadrosu gibi bileşenlerin bir arada çalışmasıyla bugüne ulaşan bir değer haline geldi.

Projeye katılanlar:

İşveren: Salıpazarı Liman İşletmeleri / Doğuş Grup / Bilgili Holding

Aydınlatma tasarımı: Planlux

Mimari: Autoban / Norm Mimarlık

Elektrik projesi: Aykar Mühendislik

Elektrik yüklenicisi: Anel Mühendislik

Fotoğraflar: Ali Bekman, Korhan Şişman

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir