Close

01/04/2008

Fuar değerlendirmesi

emre-gunes-pld-turkiyeAydınlatma sektörünün %80’ni ile beraber Frankfurt’ta Light&Building fuarında geçen bir hafta sonrası yorgun argın gelip derginin başına oturduk. Bir yandan etkinlikler sürerken bir yandan Frankfurt sonrası şaşkınlığı vardı üzerimde. Fuarın çapı tartışmasız etkileyici, bir de buna Luminale ile yakalanan ve şehrin tümüne hakim olan festival havası eklenince bu bir haftanın keyifli bir deneyime dönüştüğünü söylemek mümkün. Fuar sektörünün kan kaybettiği açık, bir çoğunun zamanla birleşmek zorunda kalacağı da. Ancak ve ancak Light & Building gibi sadece bir fuar değil, bir deneyim sunan yapıların hayatta kalacağını tahmin etmek zor değil.

Luminale bu sene 170 farklı bina üzerinde yapılan enstalasyonlar ile kendi sınırlarını zorluyordu. Hepsini görmemek ile beraber çok etkilendiğim bir çalışmanın da olmadığını söylemek zorundayım. Tüm fotoğrafçıların neredeyse pusu kurduğu bir enstalasyon vardı, o da sunduğu renkler ile iyi fotoğraf vereceği garanti bir LED uygulaması… Saygı uyandıran olgu ise tüm organizasyonun işleyişi ve mükemmel yapısı tabii ki.

Yine fuara dair enteresan bir not da Türkiye’de tanışmadığım bir çok sektör temsilcisi ile fuar esnasında tanışmak ve karşılaşmak oldu. İlk gün duyduğum bir dedikoduyu hemen her gün başka bir sohbet ortamında duymak da ayrı bir zevkti. Dedikodu dediğime bakmayın, TridonicAtco ve Erco’nun Türkiye’de ofis açacakları konuşuluyordu. İlki çok da yeni değilmiş, TridonicAtco yetkilileri fuar sonunda dergide yayınlanmak üzere yeni ofis bilgilerini içeren reklamı teslim etmişlerdi bile. Erco’dan konuştuğum yetkili ise, bilmeme biraz da şaşırarak, en geç 2009 başını işaret ediyordu.

Fuara paralel olarak derneğin senelik olağan genel kurulu gerçekleşti. Ben de bu yıl Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz etkinlikleri paylaştığım bir sunum yaptım. Çok olumlu tepkiler aldığım için gururlu geçen gün boyunca konuştuğum bir çok aydınlatma tasarımcısı Türkiye’de zaten çalıştıklarını ancak ülkede bağımsız aydınlatma tasarımcılarının varlığından haberdar olmadıklarını söylediler. Özellikle Enka ve Anel gibi şirketler tarafından türki cumhuriyetlerde yürütülen projelerde görev alan İngiltere temelli tasarımcıların sayısı beni bile şaşırttı.

Neden buralarda bağımsız Türk aydınlatma tasarımcıları çalışmasın veya çalışamasın sorusu ise cevaplanmayı bekliyor. Mesleğin Türkiye’de tanınmamasını geçtim, “Dışarıdan gelen her zaman iyidir!” mantığını da yenmek gerekiyor sanırım. Bunun ülkemize has bir olgu olduğunu ise söylemek zor, çünkü aynı İngiliz tasarımcıların Londra’daki bir projeyi Amerikalı meslekdaşlarına nasıl kaptırdıkları ve bu olgudan şikayetçi olmaları aynı sohbetin devamını oluşturuyordu. Batı’dan Doğu’ya doğru giden bir akım bu… Bakarsınız bir gün Türk aydınlatma tasarımcıları da Orta Doğu ve yakın coğrafyaları hedefler. (Hem kültürel referansları da bir İngiliz’den çok daha anlamlı olur.)

Biraz ütopik olduğunun farkında olarak ülke gerçeklerine dönersem, etkinliklerimiz devam ediyor, “Üniversiteliler aydınlanıyor” mayıs ayı içerisinde tamamlanacak. Haziran ayı için ise keyifli bir organizasyona imza atmaya çalışıyoruz. Size hoş bir sürprizimiz olacak. Umarım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir