Close

01/09/2014

Fiyat Rekabeti ve Komisyon

Hatırlarsınız, bir kaç sene önce “Enerji Verimliliği Danışmanlığı” (EVD) diye yeni bir hizmet türü ortaya çıkmıştı. Devletin, özellikle Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nün (YEG) koordine ettiği destekler sayesinde bir anda bu hizmeti sunan firmalar ile karşılaşır olduk. Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında yine YEG’in yetkilendirdiği EVD’ler bir anda o kadar arttı ki hızlıca dernekleşip neredeyse tüm Türkiye’ye yayıldılar.

Verdikleri hizmet, biraz basitleştirerek şuydu: Bir mühendis işletmenizi inceliyor, “fazla” enerji harcadığınız noktaları belirleyip, daha az enerji harcayarak aynı işlevi görecek sistem ve/veya ürünleri öneren bir rapor sunuyor. Bu rapor aynı zamanda size ilk yatırım maliyetinizin ne kadar sürede kendini amorti edeceğini de gösteriyor. Yine işletmelere yönelik ilk yatırım destek-kredileri ile bu rapor birleştiriliyor ve hızlı bir dönüşüm sağlanmış oluyor.

Çok kabaca bir özet olmakla beraber durum buydu. Bugün ise maalesef bu bahsi geçen EVD’lerin birçoğu ya kapandı ya bünyelerine başka hizmetler de ekleyerek farklılaştı. Sebep çok basit: “Fiyat rekabeti.” Hızlıca ve kontrolsüz artan firma adedi, niteliğin sorgulanamadığı bir hizmet türünde, fiyatları öyle bir noktaya getirdi ki, artık firmalar için para kazanabilecek bir alan kalmadı.

Tüm bunları niye anlatıyorum? Korkum şudur ki; aydınlatma tasarımcılığı mesleği de, bire bir aynı olmamakla beraber benzer bir sürece girme tehlikesi ile karşı karşıya. Günümüz şartlarında, bu hizmeti kimin, hangi nitelikte verebileceği kontrol altında değil. Yakın vadede de olacak gibi durmuyor. Hal böyle olunca karşılaştırılması güç bir hizmet türünde fiyat rekabeti ön plana çıkıyor. Hatta piyasadan kulağıma gelen öyle rakamlar var ki, bu rakamların standart olarak kabul edilmeye başlanması bile mesleğin ölüm fermanını imzalamakla eş değer.

Bugün şunu biliyoruz, hiçbir hizmet/veya ürün bedava değildir ve eğer görünen maliyetler yoksa görünmeyen maliyetlere katlanıyorsunuzdur. Aynı işe 10 TL ve 200 TL fiyat alıyorsanız, 10 TL’lik teklif arkasında başka kazanç ihtimallerini göz önünde bulundurmanız lazım. Bu da bizi o ünlü “tasarımcı komisyonu” noktasına getiriyor.

Komisyon konusu, mimarlar için de dahil olmak üzere, tartışılan ve çok da şikayet edilen bir durum. Herkesin duruşu ve düşüncesine saygılıyım. Benim yaklaşımım şu; eğer müşteriniz aldığı hizmet karşılığı size ödediği parayı biliyorsa, bir problem yok. Ancak müşterinin bilgisi dahilinde olmadan ve onaylamadığı her türlü kazanç, adı ne olursa olsun, bence haksız kazançtır.

Önerim ise basit; şikâyet etmek yerine önce kendi kapının önünü süpür. Markana yatırım yap, haksız fiyat rekabetine girme, hizmet/ürünlerini farklılaştır, komisyon verme/alma, yani şikâyet etmek yerine sen de değişime katıl. Çünkü değişim ancak seninle başlayabilir.

Bir sonraki sayımıza kadar ışıkla kalın…

Emre Güneş
PLD Türkiye

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir