Close

24/06/2013

Ezber bozan zamanlar

Bu satırları 14-21 Haziran arası katıldığım, ERCO tarafından organize edilen “International Lighting Educator Workshop’u” sonrası dönüş yolunda, uçakta yazıyorum. 31 Mayıs’tan beri ülke olarak yaşadığımız olağanüstü günlere, istemeyerek de olsa bir haftalık bir ara verdim. Endişe ile umut arasında gidip geldiğimiz bu yoğun, duygu dolu dönemde Türkiye’den uzak kalmak hiç kolay değildi. Üstüne üstlük tam da tarih, derginin yayın öncesine denk gelince az uyku uyuduğum bir dönem oldu. Yaşadığım deneyim ise tüm yorgunluğuma değdi.

1934 yılında Almanya’nın Lüdenscheid kentinde kurulan ERCO, şu anda tartışmasız dünyanın en önemli mimari aydınlatma üreticilerinden biri. Firma, aynı zamanda fabrika olarak kullandığı merkezinde uzun süredir öğrenciler, mimarlar ve müşteriler gibi farklı gruplara eğitimler veriyor. Uluslararası alanda çalışan eğitimcileri bir araya getirmeyi hedefleyen International Lighting Educator Workshop’u ise ilk defa düzenlenmiş. Katılım organizatörleri memnun etmiş olmalı. Çünkü 22 kişiden oluşan grup İsrail’den Şili’ye, Slovakya’dan İsveç’e geniş bir ülke yelpazesi dışında farklı özgeçmiş ve ilgi alanlarına sahip katılımcılardan oluşuyordu. İlk gün herkesin dilinde aynı hedef vardı: Farklı deneyimlerden beslenerek kendi ülke ve kurumlarındaki aydınlatma eğitimi seviyesini artırmak.

Dolu dolu geçen 5 günün tüm ayrıntılarına maalesef bu yazıda girmem mümkün değil. Ancak hakim olan duygum çok net: Artık alışılagelmiş, hatta bize dayatılan konulara farklı açılardan bakma, sorulamayan soruları sorma zamanı gelmedi mi?

1913 yılından beri aydınlatma “doğrularını” / standartları belirleyen bir kurum var: Commission Internationale de l´Eclairage (C.I.E). Peki mühendislik hesapları ile önümüze konulan standartlar ne kadar ihtiyaçlarımıza cevap veriyor? İnsan algısı bu kadar farklı etmenlere bağlı iken sabit bir 500 lux altında verimli çalışmak mümkün mü? Genlerimize işlemiş bir şekilde gün ışığına alışmış, gölge oyunları doğasında olan varlıklar olarak homojen bir aydınlatmaya ihtiyacımız olduğuna nasıl ikna edildik? Standart olarak kabul ettiğimiz tüm kavramların oluşturulmasında aydınlatma endüstrisinin payı ne kadar? Endüstrinin çıkarları “bazen” insan algısının arka planda kalmasına sebep oluyor olabilir mi?

Color Rendering Index (CRI) bir ışık kaynağının nesnelerin renklerini tekrar üretebilme yeteneğini gösteren değer. Hesap yöntemi şu: Işık kaynağının, aynı renk sıcaklığına sahip “referans” bir ışık kaynağına göre performansı 8 test rengi için ölçülüyor ve çıkan değerlerin ortalaması alınıyor. Peki CRI değeri çok yüksek bir ışık kaynağı her renkte aynı performansı gösterebilir mi? Kırmızı renkte yaşanan problem nedir? Neden 8 test rengi? Bu 8 renk nasıl belirlendi? 9. değer neden göz ardı edilir? Neden piyasadaki, neredeyse, hiçbir lambanın renk geri verim indeksi 80’in altında değil?

Bilinçlendirme ve eğitim aydınlatma tasarımının tartışmasız geleceği. Master ile başlayan doktora programları ile devam eden süreçte şu anda lisans programları da, az olmakla beraber, mevcut. Işık festivalleri, seminerler ve workshoplar ile beraber farklı etkinlikler farklı kesimlere ulaşmamızı sağlıyor. Peki şu sorulara nasıl cevap verirdiniz: Lisede haberdar olmadığınız bir mesleği seçebilir misiniz? Şu anda en önemli hedef kitlemiz ilkokul öğrencileri desem ne düşünürdünüz? Müfredata ışık dersleri sokmak için çalışmalıyız desem?

Ezber bozan zamanlardan geçiyoruz. Bugünü eski kavramlar ile açıklamak mümkün değil. Artık insan ve algıyı merkeze koyan yeni söylemlere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Hem de her konuda… Bu yüzden lütfen sıcak koltuklarınızdan kalkın ve “dışarı” bakın.

Bir sonraki sayımıza kadar ışıkla kalın…

Emre Güneş
Professional Lighting Design Türkiye

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir