X

Esintinin görseli

Hindistan’ın Gujaran, Ahmedabad kentinde bulunan Mondeal Meydanı’ndaki bina kompleksi üzerinde yer alan medya cephesi uygulaması…

Metin: Joachim Ritter
Fotoğraflar: Atelier dada-Neha Mevada ve Pratik Chandresha

Ahmedabad, küresel olarak modern dünyanın bir aktarma noktası sayılmaz. Saygın tarihçiler bile Ahmedabad’ın, Mahatma Gandhi’nin Güney Afrika’daki döneminden sonra yerleştiği ve pasif direncinin simgesi olan efsanevi tuz üzeri yürüyüşünü başlattığı yer olduğunu pek bilmezler. Son dönemde bu yer modern zamana doğru yelken açmaya hazırlanıyor. Bu da mimari, teknik için ve kısa medya cephesi için tipik bir vaka olarak taze bir rüzgâr anlamına geliyor. Sadece bu örnekte, çok daha üstün kalite söz konusu.

Ahmedabad Hindistan’ın en büyük kentlerinden biri ve çok hızlı büyüyen bir metropol. Büyük şehrin yeni yüzünü öne çıkarmak için Prahladnagar adlı banliyöde bulunan Mondeal Meydanı’nda çok işlevli bina kompleksi tasarlandı ve inşa edildi. Bu proje aynı zamanda kalıcı yapılar için çok iyi bir örnek. Binanın ön cephesi güneşten koruma sağlıyor ve havalandırma ihtiyacını azaltıyor. Aynı zamanda kompleksin iki gökdeleni Hindistan’ın en büyük medya cephesine sahip. Akşamları binaların cephelerinde ışık hareketleri, renk geçişleri ve hatta anime figürlerin silüetleri gösteriliyor.

Kent, aşırı reklam duvarları ve rastgele yerleştirilmiş, gereğinden fazla aydınlatılmış reklam levhalarına boğulmuş durumda. Peki gelenek ve kültürü hiç dikkate almayan tamamen cam kaplı binaların görüntüye hakim olduğu, gün ışığı planlaması veya medya cepheleri konusunda herhangi bir bilgi birikimi olmayan Hindistan’ın batısında yer alan bu güzel tarihi kente ne hediye edilebilir? Ahmedabad kentinin eski bölgesi, İslami mimariyi temsil eden pencereleri (Jali) ve Hint mimarisini yansıtan heykel bezeli bina cepheleri ile tanınıyor. Mimari ve gelenek, iklime uygun ve kültür açısından büyüleyici ancak kentin hızlı büyümesi ile yavaş yavaş yok olma tehdidi altında.

Mondeal Meydanı projesi, ofislerin bulunduğu 10 veya 12 katlı iki adet gökdelen ve iki gökdeleni birbirine bağlayan iki katlı alışveriş alanından oluşuyor. Yapı sahipleri ve mimarlar, aydınlatma tasarımcılarından, bina içine statik bir mono-kromatik aydınlatma entegrasyonu istediler. Atelier dada ekibi yaratıcı bir fikirden yola çıktı: 5000 m2’nin üzerinde bina cephesine yayılmış olan güneşten koruma konstrüksiyonunun, enerji tasarruflu düz LED armatürlerin entegrasyonunun kullanılmasına karar verildi. Böylece animasyonlar için gerekli esneklik sağlanmış olacaktı. Aydınlatma tasarımcıları, mimarlardan bir başka ipucu daha aldı. Çünkü önündeki park alanının görüntüsü bina cephesine ve geçişe de taşınacaktı. Özellikle aydınlatma açısından parkın içinde esen, ışığı yavaşça beraberinde sürükleyen ve bina cephesinde son bulan bir aydınlatma olacaktı.

Proje, çoğu LED’ler ile, binanın dikme, pervaz ve yapı biçimini ışık ile çizen, bilinen LED cephe projelerinden farklı olacaktı. Bu projede LED çizgilerinin kendine özgü bir dizilimi var. Görüntü itibariyle bunlar güneşten koruma yapısının üzerinde ve aydınlatma tasarımına kendine özgü bir görünüm veriyor. İşte özellikle bu dizilim, heyecan ve direnç oluşturuyor ancak aynı zamanda cephe tasarımını tamamlıyor; ona değer katıyor. Düz LED modüller özel olarak bu proje için geliştirildi ve diyagonal çizgiler boyunca farklı uzunluklarda monte edildi. Bunlar dikey ve yatay güneşten koruma ögelerinin üzerinden geçiyor. Modüller özel olarak tasarlanan, üzerine bastırmak suretiyle yerleştirilmiş sabitleme kelepçeleri ile güneşten koruma sistemini oluşturan kutu profillerinde yer alıyor. LED hattını profil ile beraber tutmak için kutu profilleri ayarlanmış. Böylece gündüzleri tamamen görünmez oluyorlar. Binaların kullanıcıları akşamları ve geceleri LED lambalar kapalı olsa dahi rahatlıkla dışarı bakabiliyor. Bina cephesinin ışık çözümü medya mimarisinin bir unsuru halinde ve neredeyse tasarımın tamamının belli bir parçasını teşkil ediyor.

Özel güneşten koruma konstrüksiyonunun dinamik biçimi ve yapısı itibariyle medya içeriğini tanımlamak ve programlamak zor oldu. Çünkü bunların da mimarinin akıcı biçimine göre olması istendi. Gösterime giren medya içeriği orada bulunanları kendisine çekiyor. Işık ile bina cephesinde hafif bir esinti görüntüsü beliriyor. Adeta sıcak bir gün sonrasında rahatlatan bir gece rüzgarı gibi.

Her gün gösterimde olacak beş saatlik şovun programlama hedefi, geometrik sıcak beyaz içeriği yavaşça bina yüzeyi üzerinde yayan ışık efektleri oluşturmaktı. Günlük şov hep saat başlarında başlıyor ve her zaman bir başka animasyon gösteriliyor. Akşam boyunca ışık yoğunluğu giderek azalıyor, gece yarısı ise ışık tamamen kapanıyor. Aydınlatma ile zamanın nasıl geçtiği ve insanların görsel zamanlamayı bir bina kompleksi ile nasıl ilişkilendirdiği “görsel olarak” sergileniyor. Hafta sonları ve resmi tatillerde görüntüsü verilen içerik daha törensel. Haftanın başı itibariyle ile devreye alınan mono-kromatik sıcak beyaz ışığın yerini resmi tatillerde renkli ışık alıyor. Yılbaşı, Uluslararası Uçurtma Festivali (Uttarayan), Cumhuriyet Günü, Renklerin Kutsal Bayramı, Ramazan, Naratri Dans Festivali, Diwali Işık Festivali gibi özel bayram günleri için yerel kültürü işleyen, tasarlayan ve programlayan soyut animasyonlar gösteriliyor. Medya cephesinin görüntü içeriği; her bir bayramın sanatsal içeriği işlenerek farklı din-inanç yönlerini bir araya getirme ve kent içindeki aşırı reklam kullanım alanını reddetme deneyi.

Parlayan ışık hatlarının dili, park ortamındaki ışık çözümü ile devam ediyor. Aydınlatma tasarımı; binanın tamamını çevreleyen, alışveriş alanına giden büyük merdiveni kesintisiz bir şekilde tanımlayan, buluşma noktalarında yer alan oturma bankları, bitki saksıları veya firma girişine yönlendiren merdivendeki yıldız biçimli ışık hatlarından oluşuyor. Aydınlatma tasarımcıları, mimarların niyetini desteklemek, mimarinin kamusal alan ile iç içe geçmesini sağlamak ve bunu yaparken mümkün olduğu kadar az sınırlar oluşturmak için armatürleri palmiyelere monte etmeyi önerdiler. Böylece davet edici doğal yeşil bir “sınır” yaratıldı. Ayrıca, alışveriş alanındaki mağazaların vitrinlerine ve hatta mimariye bakışı engelleyecek her tür ilave ışık mobilyasının kullanımından vazgeçildi. Aydınlatma tasarımcıları Ahmedabad’ın 16.yüzyılda, yani kentin altın çağındaki tarihini araştırırken, palmiyelerin kentin hızlı gelişiminin sembolü olduğunu keşfettiler.

Proje izleyici için anlaşılır ve başarılı. Işık, hem mimarinin bir parçası hem de etkinlik ve zamana bağlı olarak vurgu yapabilecek kendine özgü başka bir nitelikli bileşen olarak tasarım fikrini zenginleştiriyor.

Projeye katılanlar:

İşveren: HN Safal Developers + Goyal & Co.; www.hnsafal.com
Mimarlar: Blocher&Blocher; www.blocherblocher.com
Yapı tekniği: NK&Associates
Cephe tasarımı: BES Consultants
Cephe yapımı: Glass Wall Systems
Aydınlatma tasarımı ve görüntü içeriği:
Atelier dada-Marie Ikram Bouhlel ve Nirmit Jhaveri,
Yagnesh Mistry ve Rahul Mishra ile birlikte; www.atelierdada.com
VFX: Atelier dada-Sundar Mahalingam
Enstalasyon cephe aydınlatması: BEPS ve AHL
Enstalasyon peyzaj aydınlatması: BEPS

Uygulanan ürünler:

Cephe aydınlatması: AHL, Meyer, Osram
Peyzaj aydınlatması: Osram/Siteco, Simes, Arcluce, Unilamp, GenLED, Neo-Neon

PLD Türkiye: pldturkiye.com, 2005 yılında yayın hayatına başlayan PLD Türkiye dergisinin resmi sitesidir. Amacı mimari aydınlatma tasarımı kültürünün gelişmesi için ışıkla ilgili tüm haber, proje, etkinlik, iş olanağı, ürün ve firmalara yer vermektir. 2018 yılı itibariyle, PLD Türkiye dergisi basılı olarak yayınlanmamaktadır.
İlgili Yazı

This website uses cookies.