Böyle bir tablo içerisinde İstanbul’da kamu nezdinde aydınlatma ile ilgili bir muhatap bulma fikri umut vericiydi. 1-2 ay kadar süren kovalama sonunda departmanın ve müdürün ismine ulaşabildim. Şehir Aydınlatma ve Enerji Müdürlüğü ismiyle kurulacak departmanın başına akademik bir geçmişe sahip Muhammet Garip getirilmişti. Kendisinden randevu talep ettiğimde en kısa sürede geri dönen ve uzun görüşmemiz boyunca beni dikkatle dinleyen Muhammet Bey ile o günden sonra her zaman iyi bir diyalog sahibi olduk. O gün uzun uzun aydınlatmanın neden önemli olduğundan, kamusal alanda nasıl açılımlar getirebileceğinden, dergide yaptıklarımızdan, PLDA Derneği’nden, LUCI’den ve henüz o tarihte plan aşamasında olan düzenlemeyi arzu ettiğim etkinliklerden bahsettim. 2007 Ocak ayında gerçekleşen bu görüşme sonrası, Mart’ta LUCI’nin Paris’teki toplantısına beraber katıldık, akabinde İstanbul LUCI üyesi oldu, Temmuz’da ise PLD Türkiye olarak ilk aydınlatma etkinliğimizi düzenledik. Aradan geçen 5 sene ve bu süre içerisinde beraber imza attığımız etkinliklerden sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki, bugün bir dost olarak gördüğüm biriyle tanışmış oldum.
Geçen süre içerisinde benim de yakından şahit olduğum şekilde Muhammet Bey önderliğinde departman fedakar bir şekilde çalışarak İstanbul gibi bir metropolde aydınlatmanın patronu olmak ve bir sistem getirmek için uğraştılar. Sürekli vizyonu “ışık şehirlerini” örnek olarak belirleyen ve İstanbul Master Planı çıkarmak gibi büyük bir hedefle beslenen bir çalışma tempoları oldu. İstanbul 2010 Kültür Başkenti projesi ile doruk noktasına ulaşan bu hayal, maalesef yine aynı proje sebebiyle sonuçlanamadı. Bürokratik sebepler ile gelinen noktada sadece belirlenen 6 tarihi yapı ile ilgili aydınlatma tasarımı ihaleleri oluşturulmuş oldu. İhale süreçleri tamamlanıp kazananlar belirli olmasına rağmen bugün bile hiç bir projede uygulama aşamasına gelinemedi. Zaten bu olay sanırım departmanın da sonuna işaret ediyordu. Önce ana arterlerdeki yol aydınlatmalarının sorumluluğu elektrik dağıtım şirketlerine devredildi. Sonrasında ise bu sene ortası itibariyle departman tamamen lağvedildi.
Açıkçası üzgünüm. İstanbul ile başlayan sürecin olumlu sonuçlarının gördükçe, diğer şehirlerimize sıçrayacağını düşünüp ışık festivallerinden, LUCI toplantılarına, Master Plan’dan, aydınlatma yönetmeliğine kadar bir çok hayali yakıştırdığım bir yapı maalesef ortadan kalktı. 5 sene önce çok önemli gördüğüm bir adım da geri alınmış oldu. Çok uzaklara bakmayın, bizim defalarca yayımladığımız ışığın şehir ölçeğinde hayat kalitemize etkilerini rakamlarla gösteren araştırmalar var. Bir şehrin sadece güvenlik değil, sosyo-ekonomik, kültürel yaşantısını da bu kadar derinden etkileyecek ve uzmanlık isteyen bir konuda departman sahibi olmaması çok acı. Şimdi Ankara’da olan ve planlananları gördükçe daha da dehşete kapılıyorum. Türkiye’nin başkenti Sayın Belediye Başkanı Melih Gökçek’in kişisel beğenileri doğrultusunda aydınlatılıyor ve maalesef uzman desteği alınmıyor.
Geri dönüş mümkün mü? Tekrar bir departman İstanbul’da açılır mı? Yoksa başka bir örnek şehir mi ortaya çıkar? Bilmiyorum. Ama gözü yurt toprakları dışında olup bitene kapalı olmayan her belediye bir gün böyle bir ihtiyaç içine girecektir. Umalım da çok uzun sürmesin.
Bir sonraki sayımıza kadar ışıkla kalın…
Emre Güneş
Professional Lighting Design Türkiye