Neden bazen aydınlatma endüstrisinden nefret ediyorum?
Metin: Ray Molony
Bir şeyi itiraf etmem gerekiyor; bir zamanlar, Lighting Equipment News‘i düzenlemiştim (LEN’i hatırlayanlar?). Endüstride geçirdiğim az ve öz yıllar boyunca patronlarımı memnun etmek ve biraz da ekstra para kazanmak için yaptığım tek iş değil bu. Ayrıca “Mağaza Ekipmanı Haberleri”ni düzenledim. Ve gördüğünüz gibi dergi başlıkları konusunda çok da fazla yaratıcı değildik.
Aydınlanma endüstrisi ve IoT (Nesnelerin İnterneti) ile ilgili yakında gerçekleştirilen bir panel vesilesiyle perakende işleri yaptığım o günleri hatırladım. Panel katılımcılarından bazıları, IoT’nin “bir şey” haline geleceğine dair alaycı ifadelerde bulundular. Neden aydınlatmamızın bulutlarla konuşması gerektiğini anlamadılar. Ne diyebilirlerdi ki?
Dahası, neden birinin mağazada akıllı telefonuna erişmek isteyeceğini anlayamadılar. “Güvenlik” ve “Gizlilik” sebepleriyle bunun olamayacağını düşündüler. – “Süpermarkette et suyu tabletlerini bir aplikasyon olmadan da bulabilirim, teşekkürler”…
Güvenlik? Kimsenin umurunda değil. Gizlilik? Bahtsız, sulandırılmış ve yetersiz
Bu panel bana 15 sene önceki bir tartışmayı hatırlattı. Bu defa konu, online alışverişti. Yine perakende endüstrisi çalışanları alaycıydı. Olmayacağını düşünüyorlardı. Hatta birinin “kim kredi kartı bilgisini internete verebilir” diye sorduğunu hatırlıyorum.
Jeff Bezos’un panelde olmadığına şaşırmazsınız. Küresel online satışlar, ki geçen sene neredeyse 2 trilyon dolar civarında cirosu vardı, evet yanlış duymadınız 2 trilyon dolar!
Bizim aydınlatma dünyası panelistleri, kimsenin akıllı telefonlarına bakarken aynı anda bir dükkanda dolaşamayacağı konusunda kararlıydı. Oysa 14 yaşındaki kızım sürekli bunu yapıyor. Bir pazarlık ya da indirim söz konusu olmasa da soyunma kabininde selfie çekmekten geri durmuyor. Ve mesela, Top Shop ya da Pull&Bear mağazalarında daha ürünü kasaya götürmeden 50 beğeni alıyor. Güvenlik? Kimsenin umurunda değil. Gizlilik? Bahtsız, sulandırılmış ve yetersiz.
Bir aydınlatma firmasının üst düzey yetkilisi geçenlerde itiraf etti: “Ben IoT (Nesnelerin İnterneti) kavramını senin ve bizim LUX yönetiminin uydurduğu bir şey sandım. Sonra BBC’de duydum.”
Bu yetkili tek değil! Teknik yeterlilik ve yenilikçiliğin en üst düzeyde olması gereken bir endüstride muhafazakarlık kol geziyor. İşte tam da bu yüzden, bu endüstriden bazen nefret ediyorum.
Dersimizi uzun yıllar önce LED ile öğrenmiş olmalıydık. Ben insanların o zaman neler dediğini çok iyi hatırlıyorum. “LED’ler niş aydınlatma için uygun olabilir ama genel aydınlatma için değil. Aynı zamanda LUX’un sürekli LED’lerden bahsetmesinden de şikayetçiydiler.
Aydınlatmamızı bulutlarla konuşturmak istediğimizi neden anlamıyorlar?
LED devrimi aydınlatma endüstrisine yeni bir soluk getirdi, eski meslektaşlarından acı dolu bir pazar payı kalmıştı oysa.
Bir sonraki devrim aydınlatma sektörüyle sınırlı değil. Geleceği görmediğimiz için mazeret üretemeyiz. IoT (Nesnelerin İnterneti) bütün sanayileri karıştıracak. Ve bu her zaman kötü bir şekilde olmayacak. Bu durumu erkenden benimseyenler bu süreci başarılı geçirebilirler. 2014’ten bu yana BP, Big Data teknolojilerine yatırım yaparak 7 milyar dolar kazandı. Bu datayı “yeni petrol” olarak tanımlamaları boşa değil.
İşin aslı şu; biz aydınlatma sektöründe bu gemiyi kaçırma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Şansımızı %50 – %50 görüyorum.
Aydınlatma sektörü olarak, Akıllı Şehirler hareketi’nin her yerinde olmalıyız, fakat tahmin edin durum ne? Enerji şirketleri ve mobil şebekeler bizi yenebilir.
Daha da önemlisi aydınlatma armatürleri, başkaları tarafından tasarlanan, satılan ve yönetilen dijital hizmetleri taşıyan ucuz platformlar olarak akılsız terminaller haline gelebilirler.
Geçen hafta, Çin’den 16 dolara aldığımız yüksek tavan aydınlatmasını test ettik ve sorunlu olduğunu gördük. Ürkütücü!
Bu hafta, bu defa Amazon’dan 16 dolarlık LED panel aldık Sonuç mu? Oldukça iyi…
İşte şimdi bu gerçekten dehşet verici.
Haber kaynağı: http://luxreview.com/article/2017/10/why-i-kinda-hate-the-lighting-industry-sometimes