Close

26/08/2016

Yarı balık, yarı et: Cuypers Alt Geçidi, Amsterdam

CuypersMetin: Joachim Ritter
Fotoğraflar: Jannes Linders

Amsterdam’daki geçit,  ışığın nasıl bir etki yaratacağını iki bölümde gösteriyor.

Seramiğin, duvarların tünel kaplaması olarak kullanıldığında genelde bir hastane havası yarattığı yeni bir şey değil. Ancak, bir tüneli ikiye böldüğünüzde ve iki yarısını tamamen farklı tasarladığınızda seramik duvarlı kısım bir anda hepimizi neşelendirecek yepyeni bir nitelik kazanıyor. Hiçbir şey, doğrudan karşılaştırma yapma imkanı sağlayan bir ortamdan daha eğitici olamaz. İki yarısı tamamen farklı tasarlanan bir tünel bize iki yapıyı inceleme ve aydınlatma tasarımının temel kurallarını anlatma imkanı sunuyor. Aydınlatma yoğunluğu ile ilgili tüm normların sağlandığından yola çıktığımızda neden bu ya da diğer yarıyı tercih ediyor olduğumuzu sorguluyoruz. Karanlık bir tavanın etkisi nedir, parlayan veya yansıma yapan yüzeyler ne anlama gelir?

Cuypers; Amsterdam tren garının altından geçen, kent merkezini IJ ile bağlayan, yayalara ve bisiklet sürücülerine geçiş sağlayan yeni bir alt geçit. Cuypers Alt Geçidi’nin tasarımı Benthem Crouwel Architects (Amsterdam, Aachen) tarafından yapıldı ve Amsterdam tren garının mastır planının bir parçası. Mimarlar bu bölümü çalışmakla görevlendirildi. 2015 yılının sonundan beri tünel 24 saat boyunca birçok bisiklet sürücüsü (Günde yaklaşık 15.000 bisiklet geçişi yapılıyor.) ve yayalar tarafından kullanılıyor. Bu “yavaş trafiğin koridoru” kentte yaşayan ve çalışan insanların tam da ihtiyaç duydukları bir şey. Eskiden zorunlu olarak bir sağa bir sola dönmek suretiyle aşılan yol artık dümdüz. Tünel 110 m uzunlukta, 10 m genişlikte ve 3 m yükseklikte. Tünel sanki ortadan yarıya bölünmüş ve biraz birbirinden kaydırılarak tekrar birleştirilmiş gibi görünüyor. Bir tarafında bisiklet sürücüleri için koyu bir asfalt ve metal korkuluk diğer tarafında ise yoldan hafif bir yüksekliğe oluşturulmuş, Delft fayansları ile kaplı yayalara yönelik yol bulunuyor. Yaya olarak buradan geçenler hangi bölümde gitmeleri gerektiğini biliyor ve kendilerini güvende hissediyor. Bisiklet sürücüleri ise kendilerine ayrılmış yol üzerinde hızla ilerlerken yaya yolunun kaldırım kenarına uygulanmış LED ışık hattı da onlara eşlik ediyor. Yaya yolunun alanları tamamen fayanslarla kaplı ve böylece parlıyor.

Cuypers5Yaya yolu tasarımına zıt olarak bisiklet sürücüleri için ayrılan yolda koyu renkli sert yüzeyli, sel yalıtımlı asfalt ve duvarlarda çelikten kafes sistemleri oluşturulmuş. Betonun görüntüsü ve tünelin uzunluğuna rağmen kullanıcının konforu artırılmış. Kafes sistemlerini poster veya reklam malzemesi ile kaplamak mümkün değil. Açık yapıları grafiti tarzı uygulamalara da müsaade etmiyor. Hollandalı grafik tasarımcısı Irma Boom tarafından tasarlanan fayans deseni yayaları, yürüyüş istikametine bağlı olarak eski Amsterdam’dan yenisine veya tersine yönlendiriyor. Şehir kısmındaki görüntüler, Ringa balığı taşıyan filoya liderlik eden Rotterdam adlı savaş gemisinin o ünlü resminden oluşuyor. Bu tablo Cornelis Boumeester (1652-1733) tarafından yapılmıştı. Orijinal eser Amsterdam’daki Rijks Müzesi’nde bulunuyor. Resme dikkatlice bakıldığında Irma Boom’un yelkenlinin direğine Rotterdam’ın arması yerine Amsterdam’ın armasını çizdiği anlaşılıyor.

Yeni şehir istikametinde mavi çizgiler giderek azalıyor, daha açık renge bürünüyor ve kayboluyor. Su tarafına ulaşılan tünel sonunda mavi renk tekrar koyulaşıyor. Sanki bisiklet sürücülerini liman kenarında daha yavaş sürmeye davet eder gibi.

Cuypers8Seramik firması Koninklijke Tichelaar Makkum (1572 yılında kuruldu) 13 x 13 cm’lik geleneksel ölçülerde olan yaklaşık 80.000 adet Delft fayansını beş yılda, elde üretti. Duvardaki tablo için yaklaşık 46.000 fayans ve zeminde 33.000 zemin seramiği kullanıldı. Görüntünün tamamı Amsterdam’ın eski evlerinde bulunan mutfakları anımsatıyor. Hal böyle iken tünel de güvenli bir yer olarak kabul ediliyor.

Tünelde tüm alanı aydınlatmak için bir aydınlatma sistemi kullanılıyor. Buraya kadar her şey tamam. Ancak, tünelin iki farklı yarısına yakından bakınca ne kadar fark olduğu görülüyor. Bir tarafta tavana, sıva altına yerleştirilen downlight’lar ve diğer tarafta endirekt aydınlatma. Burada karanlık bir ortam diğer tarafta, aydınlık yansıma yapan alanlar. Tünelin iki yarısını farklı yükseklikte yapma kararı da sadece iki alanı birbirinden ayırmaya değil, düz armatürleri yerleştirmek için gereken alanı da sağlıyor.

Açık olmak istiyoruz: Bu proje çok yüksek profilli bir aydınlatma projesi değil. Sonsuza kadar hatırlanmayacak ancak bir tünel geçişini kendisini gösterecek şekilde nasıl tasarlayabileceğimizin bir örneği. Işık, renk ve yüzeyler bir kombinasyon içinde baş rolde. Bunun yanı sıra ses, ısı ve nemin de algılandığını söylemeliyiz. Son olarak bahsedilenler görsel olarak gösterilemiyor ve tamamen kendi hayal gücümüze veya deneyimlerimize dayanıyor.

Işık, planlamada daha iyi bir tasarımın ve alt geçitlerde stres olmadan bir geçişin kilit unsuru olmaya devam ediyor.

Projeye katılanlar:

İşveren: Amsterdam Belediyesi, ProRail ve Nederlandse Poorwegen
Mimarlar: Benthem Crouwel Architects

Uygulanan ürünler: Bega

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir