Close

23/08/2016

Neşelendirici bir deneyim: Tarihi Zupthen (Hollanda) kenti için 2 ışık enstalasyonu

Hollanda1Metin: Joachim Ritter
Fotoğraflar: Jannes Linders

Hollandalıların genelde dünya çapında tünel yapımcısı olarak bir namı yoktur. Geniş dümdüz bir coğrafyada alt geçitlere sadece nehir altlarında ihtiyaç duyulur. Ancak, Hollandalıların yapabildikleri iyi bir şey bu alt geçitleri modern bir şekilde aydınlatmaları. Bu alanda, sıkıcı ve/veya teknik görüntü veren koridorları HCL(Human Centric Lighting – İnsan Odaklı Aydınlatma) tasarımlara nasıl dönüştürdükleri konusunda artık çok ilginç örneklere sahipler. Bunun nedeni ise tasarımlarını biyolojik ritim ve ışık renk sıcaklığı değişimlerini ötesinde yorumlayabiliyor olmalarına dayanıyor.

Dağlık bölgeleri olan ülkelerde tünel yapımı yol inşaatlarının doğal bir parçasıdır. Trafik güvenliği olan kentlerde güvenlik açısından yayalar için büyük ana yolların altından geçişe olanak sağlayan alt geçitler yapılır. Ancak, insanın tünel ve alt geçit kullanımında hisleriyle ilgili bir takım sıkıntıları vardır. Bu hisler doğumumuza bağlı bilinçaltı veya kaçış olanağı olmayan dar bir yerde bulunmanın sıkıntısı ile oluşur. Bu bağlamda tünel ve alt geçit planlamacıları, artık bu tarz alanları ışık ile çekici, eğlenceli ve hatta heyecan verici olarak tasarlamanın, söz konusu duyguların oluşmasına olumlu etki yarattığını anlamıştır. Başarılı bir aydınlatma tasarımı ile rota daha net görünür ve korkuları giderir. Böylece ruhsal bir rahatlama sağlandığı gibi günün de en güzel anlarından biri haline gelebilir.

Hollanda2Kısa bir süre önce Hollanda’nın Zutphen kentinde, IJsselkade ve Coenensparkstraat’ı birleştiren, hem araç hem de bisiklet trafiğine hizmet veren Mars tüneli ile motorsuz araç trafiğine yönelik yapılmış, Nieuwstad-Noorderhaven arasındaki doğrudan bağlantıyı sağlayan Kostverloren tüneli projeleri gerçekleştirildi. Projeler geleneksel tünel aydınlatması değil ancak ışık sanatı konusunda bir hayli müşterek unsurlara sahipler. Her iki proje de Hollanda’nın geleneğini takip ederek kamusal alanlara çağdaş sanatı entegre ediyor, açık alanların kente güvenli, kalıcı ve işlevsel bir şekilde açılmasını sağlayarak söz konusu alanlara değer katıyor. Tünelin inşaat çalışmalarına 2013 yılında başlandı. Projeler tren yolları idaresi ProRail ve Zutphen Belediyesi tarafından verildi ve BAM Infra Civiel inşaat firması tarafından gerçekleştirildi. Hollanda devleti, Gelderland ilçesi ve Zutphen Belediyesi tarafından finansal destek alan tünel inşaatları, ProRail, NS ve Zutphen Belediyesi’nin son yıllarda yaptığı sayısız yatırımlarından biri. Tüm bu yatırımların amacı Zutphen kenti halkına özel bir tren yolu deneyimi sunmak.

Mars tüneli Railinfra Solutions mühendislik firması tarafından gerçekleştirildi. Utrecht’de yerleşik olan Railinfra Solutions Hollanda’da tren yolu konusunda çoklu disiplinler arası çalışabilen ilk üç mühendislik ofisi arasında sayılıyor. Firmanın kapsamlı uzmanlık bilgileri ve uzun yıllara dayanan deneyimleri sayesinde uluslararası seviyede tren yolu alt yapı çözümleri çalışılıyor.

Hollanda3Kostverloren tüneli, yine mimarlık, kamusal alan, iç mekân tasarımı, sanat ile Hollanda içinde ve dışında faaliyet gösteren, disiplinler arası çalışmaları ile bilinen Maurer United Architects tarafından tasarlandı. Alışılmışın dışında olan projeleri çoğu zaman, başka sanatçı ve tasarımcılar ile birlikte çalışmayı gerektiriyor. Hollandalı ışık sanatçısı Herman Kuijer, tünelin tasarımı ve inşaatında görev alan mimar ve mühendislerle birlikte çalışarak yeni trafik yolları için mimari açıdan geçerli ve görüntüde cezbedici olan sabit bir aydnlatma tasarımı ortaya koydu. Kuijer, mimari, sanat ve tasarım arasındaki kesişme noktasında çalıştı. Işık ile rengin önemli bir rol aldığı hem kamusal hem de özel yapı sahipleri için 1980’li yıllardan itibaren proje ve ışık uygulamaları gerçekleştirdi. Kuijer’in ışık sanatı uygulamaları çoğu zaman yere bağlı ve tren yolları mimari bağlamına uygun olarak yapılır. Herman Kuijer’den Zutphen’deki yeni tüneller için; “dar alanlara girerken ve bu alanlardan çıkarken eşsiz ancak bir o kadar neşelendirici bir deneyim sunacak” aydınlatma konseptleri geliştirmesi istendi. Ayrıntılı planlama öncesinde, yerin altındaki alanların nasıl farklı ve kısmen doygun ışık renkleri ile aydınlatılabileceğine bakıldı. Aynı zamanda yollarda ve kamusal alanlarda güvenlik şartlarının nasıl sağlanacağını görmek için araştırmalar yapıldı. İlk beyin fırtınasında diğer aydınlatılmış alanların üzerine ışık düşmemesi için ışığın nasıl hassas ve etkili bir şekilde kullanılması gerektiği üzerinde çalışıldı.

Işık kaynaklarının görünmemesi gerekiyordu. Aydınlatma gücü ve homojenliği açısından tünel ve alt geçitler için gereken normlar sağlanmalıydı. Üstelik tavandan uygulanacak endirekt bir korniş aydınlatması uygun bir çözüm olarak durmuyordu.

Sonra nişleri, dar yansımalı projektörler ve yaya alanlarını düz çözümlerle aydınlatma fikri oluştu. Planlama süreci boyunca bu iki ışık dağılımı “çubuk” ve “masa tenisi raketi” olarak adlandırıldı. Duvardan yansıyan ışık ve doğrudan gelen ışık üç boyutlu bir maket üzerinde incelendi. Muhtemel problemleri erken bir aşamada görebilmek, betonda veya armatürlerde gerekli ayarlamaları yapabilmek için hesaplamalar yapıldı. Çok dar yansımalı armatürler, RGBW LED armatürlerinin kombinasyonunda, duvarda ve tavanda ışık kaynaklarına çok yakın sevimsiz renk karışımlarını engellemek zor görünüyordu. Başlıca problem dört LED’in lense göre tam ortalanamamasıydı. Yansıma açısının daha sonra planlama sürecinde ayarlanması gerekiyordu. İkinci bir zorluk ise insan gözünün farklı renk sahnelerine göre farklı renk hassasiyet derecesi göstermesiydi. Danışman ekip, kırmızı ve mor gibi aşırı renklerin kullanımında yeşil veya sarı ışığa göre, istenilen aydınlatma gücüne ulaşmak için LED’lerin çok daha fazla ışık yansıtması gerektiğini düşünüyordu. Farklı ışık sahneleri kontrol edildi ve ölçülen lux verileri karşılaştırıldı. Bu karşılaştırma sonucu yetersiz olanlar kaldırıldı ve ışık verimi ayarlandı.

Zutphen’deki tünel ve alt geçitte ışık, beton kaidelere doğru projekte ediliyor, bir şekle bürünüyor ve mimari içinde eriyor. Betonun renkli olduğu yerlerde projekte edilen ışık da renkli ve mimarinin dilini tasdik ediyor. Yapıların diğer kısımlarında ışık ancak bir yüzeyden yansıdığında görülüyor.

Hollanda4Her iki dar mekânda ışığın ritmik olarak gösterimi, yakındaki bir suyun hareketini taklit ediyor. Uygulama IJssel ve Berkel nehirlerinin birleştiği noktada. Işık, sudan bir nehir gibi mekân sınırlarının üzerinden geçiyor ve doğal akışın tüm güzelliğini ortaya koyuyor. Geçitlerin kullanıcılarına normalde insanların müdahalesi olmadan sular altında olacak bir mekânda olduğu hatırlatılıyor. Işık sanatı, zaman ve mekân arasındaki ilişkiyi öne çıkartıyor ve biz insanların sürekli değişen mekânları nasıl kullanır hale getirdiğimizi gösteriyor.

Herman Kuijer: “Estetiğin, kullanıcının erişimi ve güvenliği ile buluştuğu kentsel bir bağlam için çalışmak zorlayıcı bir işti. Benim görevim güvenli bir geçişe ve ışığın estetik kalitesine bağlı heyecan verici bir deneyim sunan, kalıcı bir uygulama tasarlamaktı. Kamusal alana değer katma konusu Hollanda’da zor bir iştir.” Hollanda’nın geleneği olan sanatı kamusal alana taşıma konusu, ülkenin peyzajını fiziksel olarak şekillendirme ve koruma ihtiyacından doğuyor. İlk barajlar yapılmaya başladığından beri ülkeyi, evleri, büyük-küçükbaş hayvanları ve insanları su baskınlarından korumak için kamusal alanda güvenliği sağlama, kullanıcılar için kamusal alan deneyimi değerini artırma konusunda çalışmalar yapılıyor. Bu eğilim, sanayi çağının başından itibaren ve de ilk tren yollarının yapımı ile güçlendi. Tren garları, müzeler tasarlandı ve modern toplumun mihenk taşları olarak lanse edildi. Kamusal alanda sanat, kamusal bir zenginlik olarak görüldü. Çünkü çevresini zenginleştiriyor ve iyileştiriyordu. Sanat (ışık sanatı) ve tren yolu, kombinasyonu bu bağlamda tam uyuyor. Karanlık bir alana renk getirmek; korku ve huzursuzluk duygusunu en açık şekilde yok etme şekli. Doğa, renklerini gösteriyor ve böylece sanatsal alanların tasarımında referans görevi yapıyor. Zutphen’deki tünel ve alt geçit, içinde ışık sanatı uygulamasının aynı zamanda sokak aydınlatması olarak işlev gördüğü ve sert kuralları dikkate alan Avrupa’nın ilk projeleri olabilir. Planlama ekibinin tamamı bu eşsiz projedeki çalışmayı gerçek bir öğrenme süreci olarak görüyor. Sonucundan ise herkes memnun.

Projeye katılanlar:

Yapı sahibi: ProRail ve Zutphen Belediyesi
Mars Tüneli mimarları: Railinfra Solutions – Mari Baauw
Kostverloren Alt Geçidi’nin mimarları: Maurer United Architects – Marc Maurer
Aydınlatma tasarımı: Herman Kuijer; www.hermankuijer.com
Teknik danışmanlık: De Kruijter Public Lighting
Armatür geliştirme: Design & Create

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir