Close

04/11/2015

Güzel ve yalnız ülkem

PLDC (Professional Lighting Design Convention), PLD dergisinin de yayın haklarına sahip olan Via-Verlag tarafından iki senede bir düzenlenen uluslararası aydınlatma tasarımı kongresi. 2007’de Londra’da başlayan etkinlik, 2009 Berlin, 2011 Madrid, 2013 Kopenhag sonrası 2015’te Roma’da gerçekleşti. 2007’den beri bir parçası olma şansı bulduğum etkinlikte dört gün boyunca Dünya’nın farklı yerlerinden gelen 1700 katılımcı ile beraber aydınlatma tasarımıyla yatıp kalktık. 2009 yılında Avusturalya’da yaşayan Emrah Baki Ulaş’ın yakaladığı “The Best Newcomer” (En Yeni Çıkış Yapan) ödülünü bu sefer de İngiltere’de kariyerini sürdüren Kerem Ali Asfuroğlu alınca keyfimiz ikiye katlandı. 5 etkinlikte gelen 2 ödül ile genç Türk aydınlatma tasarımcıları hepimizi gururlandırmaya devam ediyor. Darısı Türkiye’den gelecek ödüllere…

Açıkçası hali hazırda bunaldığımız memleket havasından çıkmak ve dört günlüğüne de olsa nefes alabilmek öncelikle iyi hissettirdi. Hele ki sizin gibi ışığı seven ve aydınlatma tasarımı üzerine fikir geliştiren insanlar ile bir arada olmak besleyiciydi. Düşünsenize sadece lm/W oranları ve enerji tasarrufu veya bütçe değil de, görsel konfor, uygulama ihtiyaçları, insan odaklı aydınlatma gibi kavramlardan bahseden insanlarla bir aradasınız…

Roma’da dikkatimi çeken genel olarak “Biraz sakin mi olsak?” havasıydı. Sunumlarda ışığın fazla kullanımı sebebiyle yaratılan ışık kirliliğine ve LED’in farklı bir ışık kaynağı olarak değil de, tek çare gibi konumlanmasına tepkiler hakimdi. İçi boşaltılmış bir kavram olarak gördüğüm sürdürülebilirliğin aslında sadece enerji tüketiminin azaltılması değil, kullanıcı deneyiminin geliştirilmesi, görsel konforun artırılması ve sağlığımızı da ön planda tutan yaklaşımlarda yattığının altı çizildi.

Konferanslara paralel gerçekleşen sponsorların sergi alanı ise genelde bu düşünce yapısına yakın firmalardan oluşuyordu. Sadece LED’e geçmiş olmak adına yapılan tasarımlardansa gerçekten LED’in ışık kaynağı olarak yarattığı avantajları gösteren tasarımlar gördük. Ayrıca komponent bazında yaratıcı çözümler, Flicker olmayan driver, 3D baskı ile yaratılabilen optik çözümler, LED’de renk kaymasının önüne geçen veya yüksek renksel geriverime (CRI) sahip komponentler dikkat çekiciydi.

Ayrıca özellikle LED’ler ile beraber yeterliliğini çoğu anlamda yitiren CRI (Color Rendering Index – Renksel Geriverim) standardına alternatif olarak geliştirilen TM-30-15 metodu ile ilgili bilgilenme şansı bulduk. Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan ve Amerika’dan IES (Illuminating Engineering Society) ve DOE (Department of Energy) ortak çalışması ile çıkan TM-30-15; CRI, CQS(Color Quality System)’in bir evrimi olarak ifade edilebilir. Yeni standart, ışık kaynağını sadece 8 veya 15 renk ile değil; pastelden doygun renklere kadar 99 farklı renk ile test edecek. Test için eklenen renklerin yanında aydınlatma kaynağına iki skor verilecek; biri doğruluk (Rf) diğeri gam (Rg) için. Rf skoru 100’e kadar çıkabilmesiyle CRI’a benziyor. Rg skoru ise 100’ün üzerinde olabiliyor. Buradan; verilen aydınlatma kaynağı altında bir rengin ne kadar güzel bir şekilde tanınabileceği ve o kaynağın rengi nasıl doyurabileceği sonucu ortaya çıkıyor.

Anlayacağınız güzel ve yalnız ülkemizden uzak başka bir dünyada bilgi dolu dört gün geçirdik. Oy vermek için acilen dönmeye çalıştığım uçak yolculuğunda hep aynı şeyi düşündüm. Bu kavramları Türkiye’de geniş kitleler ile tartışma şansımız kısa vadede yok. Yine zaman, para, bina bittiğinde akla geleceğiz ve hep önce fiyat konuşacağız.

Ama mücadeleye devam!.. Ne yazık ki değişim öyle kolay kolay gerçekleşmiyor…

Bir sonraki sayımıza kadar ışıkla kalın…

Emre Güneş
PLD Türkiye

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir